Selcan Taşçı, önceki gün Yeniçağ’da şunları yazıyordu:
“Pazar günü İYİ Parti Kurultayı’nın yapıldığı Ankara Spor Salonu’nun karşısında, Gençlik Parkı’nda oturup eşe dosta naklen bildirimde bulunan vatandaşın biri, bıyık altından sırıtarak, biraz da aşağılayıcı ses tonuyla aynen şöyle diyordu:
- MHP’den, BBP’den kimse yok burada, bunların hepsi Mustafa Kemal’in Askeri! İzmir Dağları’nı söyleyip duruyorlar sabahtan beri!
Selcan arkadaşımıza orada olup olmadığını sorduk... Orada bizzat tanık olmuş.
İYİ Partililer sabahtan akşama “İzmir’in Dağları”nı söylüyorsa... AKP’den çok CHP’nin çekinmesi lazım Meral Akşener rüzgârından...
Sanatçı dediğin...
Adı “sanatçı”ya çıkmış bazı ünlülerinin “sanatçılığı” tartışılırken...
Ülkü Çetinkanat okurumuz bir sanatçı anısı göndermiş:
“Gençlik yıllarımda, eşim ve ben Vatan Caddesi Lunapark gazinosunda Zeki Müren’i dinlemeye gittik.
E.. Haliyle alakart değil de fiks menü uygulamalı bir masaya oturduk.
Zeki Müren sahneye çıktı. İkinci şarkısını söylerken bizim masanın altında bir kıpırdanma oldu. Örtüyü kaldırdım. Garson!!
‘Abi hesabı alayım’ dedi. Bu nasıl hesap almak diye sormama gerek kalmadan açıkladı.
Zeki Müren ‘Hesapları ben sahneye çıkmadan alacaksınız, ya da ben sahneden indikten sonra’ diye direktif vermiş. Sanatçı dediğin böyle ilkeli olur...”
Neredeler...
Bu soru da yine Selcan Taşçı’dan:
“Türkiye’de pornografik ve mafyatik bir geçmişi olmayan, kadın dövmeyen, kendisini küfürle ifade etmeyen, cahil olmayan, kötü alışkanlıkları bulunmayan, adli sicili lekesiz, yüreği emir ve talimatla değil canı gönülden Mehmetçik’le olan sanatçı yok mu?
ATOM
Akkuyu’da nükleer santral temeli atılırken bilmemiz gereken şeyler...
Birincisi, nükleer santrali işletmek yoğun teknik bilgi ve dikkat istiyor...
İkincisi, nükleer atıkların çok iyi depolanması gerekiyor...
İsveç’ten Coşkun Yakut okurumuz bildiriyor...
Reaktör kalıntıları önce 5 cm kalınlığındaki bakır varillere sonra da beton içine gömülüyor, 350 metre derinde saklanıyormuş... Çevre örgütlerinin şikâyeti üzerine mahkeme durumu incelemiş. Kalıntıların daha iyi saklanması gerektiğine karar vermiş.
Bu kalıntıların 100 bin yıl saklanması öngörülüyormuş...
Yıllar önce Karadeniz’de bir bakanın eline çay bardağını alıp, “Bakın ben içiyorum, bir şey olmuyor” diye alaya aldığı radyasyon, çok ciddi bir tehlike... Biz de ciddi olalım...
BANK
CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu anlatıyor:
- Kağıthane’de dolaşıyoruz... Otobüs durağında oturan amcaların yanına oturdum... Otobüs mü bekliyorsunuz diye sordum... “Park yok... Oturacak yer yok... Durakta oturuyoruz...” dediler...
İngiltere’den bir fikir...
Belediyeler vatandaştan bank yardımı alsın.
Vatandaş bank veya parasını versin, üzerine ithaf plakası konulsun:
Mesela:
“Bu bankı babam Hasbi Bey’e ithaf ediyorum. Osman Ç.”
“Bu bankı rahmetli anneme armağan ediyorum. Mehmet B.” gibi...
İngiltere’nin birçok kentinde bu örneği görmüşlüğümüz var...
