Bir adı da Çılgın Proje olan Kanal İstanbul’un bir büyük şaka olduğunu düşünmek istiyorduk. Ne var ki iş giderek ciddileşiyor. Ulaştırma Bakanı Arslan dün Kanal’ın güzergâhını açıkladı. Temelinin bu yıl atılması bekleniyor.
Marmara’yı Küçükçekmece’den başlayarak Karadeniz’e bağlayacak, uzunluğu 45 kilometre, genişliği 150 metre, derinliği 25 metre bir kanal...
Çıkan toprak ile kanalın iki ucunda denizde üç ada oluşturulacakmış.
Adalar da turizme açılacak, buradan para kazanılacakmış!
Finansmana gelince... Kanal için yapacağınız 15 milyar liralık yatırımı nasıl karşılayacaksınız?
Montrö Antlaşması’na göre barış zamanlarında tüm gemiler boğazlardan ücret ödemeden geçerler. Bir başka kanaldan geçmeye zorlayamazsınız.
Diyelim zorladınız... Boğaz’dan günde geçen 150 geminin tümünü kanala sevk ettiniz. Ve her birinden 5 bin lira gibi astronomik bir ücret aldınız. Bu halde bile yatıracağınız 15 milyar lirayı ancak 50 küsur yılda çıkartırsınız.
Boğaz’ın uzunluğu 30 kilometre, eni en dar yerde 700 metre... Kanal’ın uzunluğu 45 kilometre, eni 150 metre olacakmış. Kanalda trafik mecburen tek yönlü olacak. Boğaz geçişi 2 saat sürüyor. Kanal en iyi ihtimalle üç dört katı zaman alacak... Gemiler bu zahmete neden girsin?
Bayrağı gömmek...
Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç bu kadar sert konuşmamıştı...
Amerika’ya hitaben diyor ki:
“Terör örgütünün üslerindeki bayraklarınızı kendiniz indirin ki o bayrakları biz size teslim etmek zorunda kalmayalım. Teröristlerdeki işaretleri sökün ki teröristlerle birlikte onları biz toprağa gömmek mecburiyetinde kalmayalım.”
ABD, YPG saldırıya uğradığı takdirde o müttefikini savunacağını daha önce açıklamıştı. Erdoğan’ın sözlerinden ülkemizin ciddi ve uzun sürecek bir savaşın içine gireceği anlaşılıyor. Hesabı iyi yapıldı mı? Ayrıca büyük savaşlara girecek bir ülkenin iç cephesinin sağlam olması gerekir... İç cephe dış cephe kadar önemlidir... Ama Türkiye’de öyle bir iç cephe birliği yok. Bölünmüş ve iç kavgalara girişmiş durumdayız. En büyük handikapımız budur...
ÇALMA
Malatya İnönü Üniversitesi Rektörlük binası girişinde yer alan İsmet İnönü Müzesi’nden Paşa’nın köstekli saati, pirinç mühür, plaket ve kutusu çalındı.
Üniversiteye bağlı Turgut Özal Tıp Merkezi başhekimlik katında yer alan Turgut Özal Müzesi’nden de Özal’a ait, kadranında Anavatan Partisi’nin arı logosu bulunan saat ile metal dürbün kayboldu.
Bu binaların girişinde ve müzelere bakan noktalarda kamera mutlaka vardır.
Polis ararsa hırsızları şıp diye bulur. Bu haberi bekliyoruz... Olay Malatya adına üzüntü vericidir.
SAV
Güvenilir bir kaynağa dayanarak Cumhurbaşkanı Sezer’in 7 yıllık görevi süresince hiç kimseden hakaret gerekçesiyle şikayetçi olmadığını, savcıların da onun adına dava açmadığını yazmıştık. Anlaşılan savcılarla ilgili bölümü düzeltmemiz gerekiyor. Örneğin Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’a 2003 yılında Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kamu davası açılmış. Kaynağımızla tekrar konuştuk... Savcıların resen açtığı “kamu davaları” olabileceğini, ancak A. Necdet Sezer’in “bizzat şikayeti”nin hiç sözkonusu olmadığını tekrarladı.
İÇKİ
Antalya’da 17 Ocak’ta başlayacak olan 25. Uluslararası Gıda ve İçecek fuarının başlamasına bir hafta kala “alkollü içecek sergilenmesi ve tadımına” yasak getirildi. CHP’li Çetin Osman Budak:
- Turizm fuarında alkollü içecek yasağı turizme darbedir, diyor...
Anlaşılan yalnızca Arap turistlere yönelik bir turizm planlanıyor...
