15 Temmuz’da ne mi olmuş? Türk ordusunun, yargısının, emniyetinin özetle en kritik devlet kadrolarının CİA kontrolündeki bir cemaat tarafından işgaline göz yumulmuş... İktidar bu işgali bütün uyarılara rağmen durdurmamış, hatta desteklemiş... Koltuk anlaşmazlığı çıkınca hesaplaşma başlamış ve bu hesaplaşma 15 Temmuz’da darbe girişimine kadar varmış...
Ordunun çok küçük bir bölümü tarafından girişilen darbeye ordunun büyük bölümü katılmamış...
Darbe önce askerlerin vaziyet alması, ardından halkın da sokağa dökülmesiyle önlenmiş...
Bu bir bayram değil 249 şehidin anıldığı bir hüzün günüydü.
Bu hüzün gününde yürekleri en çok yaralayan da caddelere asılan, askerlerin aciz ve yenik gösterildiği afişler oldu.
Suriye’de savaşa sürülen, Güneydoğu’da vatanı korumak adına her gün şehit veren de bu askerlerdir.
Afişlerde ne darbenin elebaşısı olarak gösterilen Fetullah Gülen’in fotoğrafı var, ne Adil Öksüz’ün ne Mehmet Dişli’nin, ne Zekeriya Öz’ün... Sanırsınız darbeyi tatbikat var gibi yalanlarla köprü üstüne götürülen zavallı Mehmetçikler yaptı...
15 Temmuz etkinliklerine katılan Diyanet İşleri Başkanlığı da şöyle bir slogan üretmiş:
“Ezanları Susturan Darbelerden, Darbeleri Susturan Ezanlara.”
Oysa ne darbe yapanların ezanla meselesi vardı, ne de darbeyi cami önledi...
Görünen o ki dinci cemaatin yaptığı darbeyi askerlerin üzerine yıkmak için engin bir gayret var.
15 Temmuz askere ve muhalefete vurma gününe dönüşüyor...
Tank üstü pilav!
Öyle anlaşılıyor ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi tankın üstüne çıkmaması daha yıllarca iktidarın dilinden düşmeyecek. Nitekim dün Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuyu bir kez daha gündeme getirirken şunları dedi.
“15 Temmuz gecesinde havalimanından kaçıp giden bir muhalefetin başı var. ‘Darbe olduğu zaman tankın üzerine ilk ben çıkarım’ demiştin. Ne tanklara çıkması, aksine kaçıp gittin. Ama benim vatandaşım kaçıp gitmedi, tankların önüne yattı.”
Şimdi Kemal Bey kalkıp, “Doğrudur, tankın üstüne çıkmadım. Tamam da çıkmayan tek lider, tek siyasetçi, tek devlet adamı ben miyim? Haydi sizi bir tarafa koyuyorum, çıkan bir tek lider, siyasetçi, devlet adamı var mıydı? Örneğin Başbakan o gece neredeydi? Bakanlar, iktidar partisinin Meclis dışındaki milletvekilleri neredeydi? Bırakın bir tekinin tankın üzerine çıkmasını, çoğu ortalıkta bile yoktu. Saklandıkları yerlerde darbenin sonucunu beklemediler mi? Bana sorduğunuz neredeydin, sorusunu bir kez olsun başbakanınıza, bakanlara, milletvekillerinize sordunuz mu?” dese...
Veya;
- Aynı soruyu yeni ortağınız Bahçeli’ye neden hiç sormuyorsunuz, diye konuşsa...
Cumhurbaşkanı herhalde yanıt vermekte zorlanacaktır...
Kemal Bey acaba onu zorlamamak için mi, yukarıdaki soruları hiç sormuyor!
CB
Adalet yürüyüşünün başlarında oluşan olumlu havaya bakarak bir tespit yapmış:
- Bu yol Kemal Kılıçdaroğlu’nu 2019’da cumhurbaşkanı adaylığına götürür, demiştik...
Yürüyüşün sonlarına doğru Cumhuriyet muhabirleri Kemal Kılıçdaroğlu’na adaylık niyetini sordular. Kemal Bey’in cevabı bu oldu:
- Ben parti başkanının cumhurbaşkanı olmasını doğru bulmuyorum...
Anlaşılan Kemal Bey hâlâ yeni anayasayı tam özümlemiş değil!
Parti başkanı nasıl başbakan oluyorsa, yeni Anayasa’da bu görev cumhurbaşkanına verildiği için parti lideri doğal olarak cumhurbaşkanı adayı da olacaktır.
Kemal Bey “İstemiyorum” dese de etrafı onu cumhurbaşkanı adaylığına zorlayacaktır. İyi mi olur? derseniz... O başka bir tartışma...
TWEET
“Türkiye, bir kişinin herkese dilediğini söyleyebildiği ama kimsenin o kişiye bir kelime edemediği garip bir modelle yönetiliyor artık.”
Kerem Altıparmak
RUDAW
Barzani’nin memleketinden, yani Kuzey Irak’tan yayın yapan Rudaw TV kanalının hava raporunu izliyoruz...
Rapor “Kürdistan’da Hava” diye sunuluyor...
Ekrandaki haritada kentler ve yanlarında sıcaklıklar gösteriliyor...
Kürdistan’ın kentlerini izliyoruz...
Urmiye, Mehebad, Sine, Dohuk, Hewler, Kerkük, Süleymaniye Halepçe, Kobani, Afrin, Heseke, Kamişlo...
Derken haritada bizim iller görünüyor...
Kürdistan sayılan ve hava raporu verilen iller şunlar:
“Sivas, Dersim, Amed, Wan, Erzurum...”
Geçmişte de bu haritalar veriliyordu...
Ancak Barzani’nin Türkiye ziyaretlerinde artık bayrağı bile göndere çekilince...
Bu tür abukluklardan vazgeçtiklerini sanmıştık...
Adamlar aynen devam ediyor...
Ankara ise Barzani’yi koltuklamaya devam ediyor...