CHP Genel Merkez ekibinin “mükerrer oy pusulası kumpası” kurduğu iddiasını Muharrem İnce, kurultaydan birkaç gün önce Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na aktarmış, önlem almasını istemişti. Buna rağmen sonuç değişmedi, “mükerrer oy” skandalı göstere göstere yaşandı.
Kurultay Divanı’nın, gerekli kontrolü yaptıktan sonra kimlerin yeterli oyu aldığını açıklaması gerekiyordu. Bunu yapmadı, Muharrem İnce’yi “yeterli oyu almış aday” diye ilan etti. Peşinden, İnce konuşurken mükerrer oyun farkına vardı!
Divanın mükerrer oy verenleri çağırıp aslında kime oy verdiklerini belirlemesi gerekiyordu. Bunu da yapmadı. Muharrem İnce yeterli oyu alamadı havası basıldı! Divan Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, kendisinden beklenmeyen bu hatalardan dolayı hayli eleştiri aldı.
? ? ?
Genel Başkan Kılıçdaroğlu kendisine 127 imza yettiği halde kurultaya - diğer adaylara imza bırakmamak için- 1136 delegenin imzasını alarak geliyor...
Böylece geriye 130 imza kalıyor. İkinci aday zora sokuluyor, üçüncü adaya hiç imza bırakılmıyor. Ancak Kemal Bey sandıkta 790 oy alıyor. Böylece 346 delegenin ona baskı altında imza verdiği ortaya çıkıyor. Adalet ve cesaret kurultayında tablo budur. Partisine seçim kazandıramayan Kılıçdaroğlu kendisini seçtirmekte hep başarılıdır!
Darılmayın ama...
Birkaç söz de bugünün ve geleceğin genel başkan adaylarına... Kurultaydan kurultaya havadan paraşütle inerek CHP’ye genel başkan olunmaz...
CHP genel başkanlığına yürüyüş aylar öncesinden başlatılır.
Önce siyasi çizginizi ortaya koyar, bu çizgi etrafında kadrolar oluşturur, hem kendi partiniz hem iktidarın politikalarını günü gününe eleştirerek kendi farkınızı, bakış açınızı, politikanızı anlatırsınız.
Halkla, sivil toplum örgütleriyle, meslek kuruluşlarıyla sıcak temas kurarsanız. Ülkeyi yönetebileceğinize kamuoyunu inandırırsanız... Parti inanırsa... Halk inanırsa... Genel başkanlık yolu size mutlaka açılır. Ama önce aylar sürecek bir çalışma ve kadro hareketi gerekir...
MİSYON
Yıllar önce bir kurultay sonrası “CHP cumhuriyetçi, laik, aydınlık kitleleri iktidara getirmek için değil, muhalefete hapsetmek için kurgulanmış partidir” diye yazmıştım... Durum değişmedi...8 kez seçim kaybetmiş bir liderin tekrar başa getirilmesi bunun ispatıdır.
Bazı partililer soruyor: - Peki ne yapmalı? CHP’yi terk mi edelim?
Şart değil... Parti yönetimini yakından takip ediniz, oyunların perde arkasını görünüz, eleştiriyi eksik etmeyiniz... Görüş ve uyarılarınızı, e-posta, Twitter, Facebook gibi vasıtalarla partiye ve basına iletiniz... Çevrenizle paylaşınız. Partiyi denetim altında tutunuz. Entrikacılara göz açtırmayınız.
DİLEK
Serdar Turgut Habertürk’te yazmış, Ertuğrul Özkök de önemsemiş köşesine almış... Serdar Turgut demiş ki: “Atatürk’ün temelini oluşturduğu laik, demokratik, modern Cumhuriyet’e sahip çıkmak artık bir tercih meselesi değil Türkiye için, bir ulusal güvenlik meselesidir. Atatürk’ün kurduğu bu Cumhuriyet ve onun temel ilkeleri sadece acil durumlarda hatırlanacak şeyler değil hepimizin hayatlarımıza içselleştirmemiz gereken yaşamsal önemde ilkelerdir.” Bazı CHP’liler çoktan unuttukları bu ilkeleri okusalar çok iyi olur.