Yorgun ve uzun gecenin ardından bu yıl aramızdan ayrılan sevgili Aydın Boysan ağabeyimizi ve ondan dinlediğimiz fıkraları anımsamak en iyisi... Değerli sahne sanatçımız Bedia Muvahhit’e turnede bir taşra dilberi kıkırdayarak demiş ki:
- Ben de tiyatrocu olmak istedim ama ailem orospu olursun diye karşı çıktı. Bedia Hanım merakla sormuş:
- Ailenizi sonra nasıl ikna ettiniz?
***
Doktor ameliyat öncesi hastasının üzerine eğilmiş konuşuyor:
- Ahmet, korkacak bir şey yok, gayet basit bir ameliyat. Hasta doğrulmuş:
- Fakat doktor benim adım Ahmet değil.
- Biliyorum, Ahmet benim adım.
***
Aydın Ağabey çok seyahat etti. Dünyayı karış karış gezdi. Bir konferansında dedi ki: “Yurt dışından her dönüş sonrası inandım ki vazgeçilemeyecek iki büyük mutluluğumuz var:
Birisi burada doğmak, öteki burada ölmek. Ama ikisinin arası çok zor haaa... Çooookkk.”
***
İngiliz yazar Bernard Shaw gazetede sertce yazılar yazıyormuş... Gençten biri sormuş: - Hem sert yazılar yazıyorsunuz hem basın özgürlüğü olmadığından yakınıyorsunuz bu nasıl oluyor?
- Siz yazdıklarımı görüyorsunuz ama yazamadıklarımı bilmiyorsunuz ki, demiş Shaw.
AROMSA'YA KUTLAMA...
Dünyanın pek çok ülkesinde “En İyi Yönetilen Şirketler”i seçen Deloitte adlı kuruluş Türkiye’de ilk kez seçim yaptı. 70 dolayında şirket arasından Aromsa’yı en iyi yönetilen şirket seçti.
Gıda üreticileri için aroma ve sos imal eden Aromsa’nın sahibi Murat Yasa şirketin özelliklerini anlatırken diyor ki:
- Aromsa’da çalışanlar haftada üç saat yoga yapıyor. O üç saat mesaiye dahil. Şirketin tiyatro kulübü var. Kitap ve gezi kulübü var. Haftada bir gün İngilizce hocası geliyor, isteyenler ders alıyor. Hatırımıza Atatürk tarafından Cumhuriyet döneminde kurulan fabrikalar geliyor. Her birinin tiyatro salonu, kütüphanesi, okulu, spor alanları, müzik kulübü vardı. Her fabrika aynı zamanda bir sosyal tesisti.. Benzer bir iş ortamı oluşturan Murat Yasa’yı kutluyoruz.
DİLEK
Bu yıl yurtta ve dünyada,
Açların azaldığı
Tokların çoğaldığı
Silah fabrikalarının daha az çalıştığı
İnsanların birbirini öldürme hevesinin azaldığı
Her sabah daha az ölüm haberinin alındığı
Adaletin geri geldiği
Hukukun yeniden canlandığı
Haksızlığın azaldığı
Vicdan, sevgi, saygı, insaf, izan gibi duyguların çoğaldığı
Adaletin her köşeye sızdığı
Çağdaş eğitimin yaşandığı
Hapishanelerin boşaldığı
Askerlerin evlerine sağ salim döndüğü
Grevdeki işçilerin hakkını aldığı
Ulusun dünyada onurlu yerlere tırmandığı
Bilimde, sanatta, sporda yüzümüzün güldüğü
Kitapların gazetelerin yok sattığı
Üniversitelerin dünyayı aydınlattığı
Noel bayramı ile yeni yılın farklı şeyler olduğunun anlaşıldığı,
İnsanların yarınlara umutla baktığı
Umutların sadece piyangoya bağlanmadığı
Bir yıl diliyoruz...
KAYIP
2018 pek çok açıdan pek çok kaybın yaşandığı bir yıl oldu maalesef. İşte saygıyla anımsayacağımız kayıp değerlerin bazıları...
“Erdoğan Demirören, Güngör Uras, Münir Özkul, Ercan Yazgan, Sevda Aydan, Yaman Tüzcet, Ferdi Merter Fosforoğlu, Kemal İnci, Aram Gülyüz, Cemal Safi, Nur Subaşı, Ülkü Tamer, Prof. Agop Kotoğyan, Prof. Semavi Eyice, Yılmaz Onat, Aydın Boysan, Ara Güler...”
ŞİİR
Bir de dileklere uygun şiir:
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil,
tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin
diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert,
ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına
bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir,
ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi
gönülden olsun;
Olursa bir şikayet
ölümden olsun.
C. Sıtkı Tarancı