Apoyevmatini, Tahidromooos... 50’li yıllarda akşama doğru biz okuldan dönerken Beyoğlu sokaklarında bu sesler yankılanırdı. Bu iki Rumca gazeteyi çıkaranlar sokak sokak dolaşarak bizzat satarlardı
Gazetelerden biri kapandı, öteki ayakta durmakta zorlanıyor. Apoyevmatini (İkindi gazetesi) İstanbul’da Cumhuriyet ile birlikte 1925 yılında yayına başlar. Konstantinos Vasiliadis’in yayımladığı gazete tamamen Rum cemaatine hitap eder. İçinde doğumlar, ölümler, vaftizler, nikâhlar, Patrikhane ile ilgili haberler yer alır. “Apoyevmatini’den habersiz kimse doğmaz, kimse ölmez” diye reklamı yapılır. Gazetenin tirajı Cumhuriyet’in ilk yıllarında 30 bine kadar ulaşır.
Ancak İstanbul’da Rum cemaatinin erimesiyle tiraj neredeyse sıfıra iner. 2011 yılında gazete kapanmak üzereyken Bilgi Üniversitesi öğrencileri “Bu gazete bizim kültür mirasımızdır” sloganıyla destek verirler. Birçok öğrenci abone olur. Devlet de yardım eder. Gazete nefeslenir. Ancak 2014 yılında bürosunu boşaltmak zorunda kalır. Günümüzde gazeteyi Michael Vasiliadis ve oğlu Minas evlerinde çalışarak çıkarıyor. Gazete 600 kadar satıyor. Satışın çoğu abonelere gidiyor. Vasiliadis kimi Türk ailelerin de abone olarak gazeteye destek verdiğini söylüyor.
Apoyevmatini 94 yaşında, belki de son günlerini yaşıyor...
(Greek Reporter adlı internet sitesinden)
TATAR
Ankara’daki Amerikan Büyükelçiliği iki gün önce şu Twitter mesajını yayımladı: “Rusya, uzun süredir Kırım Tatarlarına zulmediyor. Oysa Türk dili konuşan Kırım Tatarlarının bölgede uzun yıllardır yaşıyor olması, Kırım’ın her zaman Rusya’nın bir parçası olduğu şeklindeki Kremlin söylemini geçersiz kılıyor.” Amerika Kırım Tatarları üzerinden Rusya ile, Uygur Türkleri üzerinden Çin ile aramızı açmaya çalışıyor. Bir başka deyişle, bizi kullanarak Rusya ve Çin’in önünü kesmeye çalışıyor. Rusya ile ilişkiler şimdilik sağlam. Ancak Uygur yüzünden Çin ile aramız açıldı. O yüzden Çin’in milyarlarca dolar yatırdığı Kuşak ve Yol projesinin hayli dışında kaldık. Amerika’nın bu oyununa gelmeyelim... Unutmayalım; Rusya ve Çin gibi devletlerle ilgili sorunları çatışarak değil, aramızı düzelterek daha kolay çözebiliriz.
KURUL
YSK İstanbul seçimiyle ilgili itirazları görüşmeye devam ediyor.
Seçime yönelik itirazlardan biri ve belki en önemlisi sandık kurullarında kamu görevlisi olmayan, çoğunlukla özel banka elemanı kişilerin görevlendirilmiş olması... Bu konuda bir banka yöneticisi dostumuz diyor ki:
- Devlet dairelerinde temizlikçi, hademe, evrak memuru gibi vasıfsız işlerde çalışan memurları ilçe seçim kurulları sandık başkanı veya yardımcısı yapmak istemiyor.
Onlar yerine bu göreve özel bankalarda görevli deneyimli elemanları tayin ediyor. Neticede onlar da kamu görevi yapıyor. Seçim kurulları meseleye böyle bakıyorlar.
ÇİFTÇİ
Amerikan çiftçisinin Türkiye’den düşük fiyatla gelen vişne kurusunu ABD Ticaret Bakanlığı’na şikâyet ettiğini, gümrük vergisinin acele yükseltilmesini istediğini yazdık. Amerikan çiftçisi üç kuruşluk çıkarını bile tehlikede görürse ayağa kalkıyor, hükümeti önlem almaya zorluyor.
Bizden de bir örnek... Şeker fabrikaları malum, geçen yıl özelleştirildi. CHP bu satışa karşı çıkmıştı. Pancar çiftçisi o dönemde ortalarda görünmedi. Ancak satıştan sonra fabrikalar yeterli pancar almayınca çiftçi ortaya çıktı, tarlada kaldı diye ortalığı ayağa kaldırdı. Ama faydası olmadı.
TAKSİ
Taksilerin tepe ışığının araç boşken yanması, müşteri alınca sönmesi gerekiyor. Ne var ki sistem çoğunlukla çalışmıyor. Şoför, müşteri alıp taksimetreye basınca tepe ışığının sönmesi gerekirken bağlantılar genellikle bozuk olduğundan ışık sönmüyor. Camlar da siyah olduğundan siz içeride müşteri olup olmadığını göremiyor, dolu taksiye boşuna el sallıyorsunuz. Ya da taksi boşalıyor, taksimetre kapanınca tepe ışığı yanıyor ama çok zayıf yandığından siz yine araç dolu sanıyorsunuz.
Taksilerin tepesindeki ışığı kontrol etmek, hiç değilse bunu düzeltmek zor mu? Değil... Mesele trafik denetimlerinin ciddiyetiyle ilgili...