"... Yargıda 4 bin civarında hâkim ve savcı gitti. Emniyet’ten binlerce kişi atıldı. Şimdi önemli görevlere getirecek adam bulamıyorlar. Bir dönem böyle ne kadar akçalı işlere, bilmem ne işlere bulaşmış ne kadar adam varsa, FETÖ’yle iltisakı yok diye bunların bir kısmı önemli görevlere getirildi. yargıda da, Emniyet’te de... Adam hırsız ya... Net hırsız, hırsız. yani bu noktada şucu bucu olmasının çok anlamı yok. Doğru, FETÖ’cü değil ama tam bir şerefsiz. Yani FETÖ’cü olmaması onu namuslu kılar mı, dürüst kılar mı, ahlaklı kılar mı? Var öyle tipler de... Belli yerlere, görevlere getirildiler. Aman FETÖ’cü olmasın da... Yahu hırsızı da, sahtekârı da koymayın yerine.”
***
Kırk yıl düşünseniz bulamayacağınız bu sözlerin sahibi kim mi? AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar.
Geçenlerde, yandaş kanal Beyaz TV’deki “Son Söz” programında yaptı bu konuşmayı.
Demek ki neymiş? Yargıda, Emniyet’te FETÖ’cü diye atılanların yerine getirilenlerin “bazıları” hırsız, şerefsiz, ahlaksız, sahtekâr tiplermiş.
FETÖ temizliği adı altında yapılan ak kadrolaşmanın bir yüzü de bu demek...
Biz söylemiyoruz AKP milletvekili Şamil Tayyar söylüyor...
Haziran ayı başında 2750 savcı ve yargıç daha alınıyor...
Böyle bir kadrolaşma toplumda adalet ve asayiş duygusunu biraz daha aşındırır.
AKP’ya hayır getirir mi? Onu da hiç sanmıyoruz...
Gözler kıdemde!
Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu yeni kıdem tazminatı tasarısıyla ilgili teknik çalışmaların tamamlandığını açıkladı. Yeni düzenleme önümüzdeki günlerde Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nda ele alınarak son şekli verilecek.
Sendikalarla konuşuyoruz... Nasıl bir model oluşturulduğunu sendikalar bilmiyor Çünkü model sendikalardan gizleniyor. Bunun böyle olması da yeni düzenlemenin işçiler lehine olmadığı kuşkularını büyütüyor. Sendikacı dostumuz bakanlıktan dışarı sızan haberlere dayanarak diyor ki:
“Mevcut sistemde işçi işten atılırsa işveren o işçiye toplu para ödemek zorunda. İşverenlerin işçi atmada elini kolunu bağlayan en önemli şey işte bu toplu para ödemesi.
Hükümetin getirmek istediği, işverenleri de ferahlatacak sistemde ‘Kıdem Tazminatı Fonu’ diye bir fon olacak. İşverenler işçi sayısına göre her ay buraya belli miktarda para yatıracak. Ancak işten atılan işçiye hemen ödeme yapılmayacak. İşçi kıdem tazminatını emekliliğe hak kazandığında alabilecek. Bu da eline toplu para geçmeyeceğinden sıkıntı yaratacak. Ha, işsizlik fonuna başvurup oradan para alması mümkün ama o para da son derece yetersiz...”
Sendikacı dostumuz bunları kesin bilgiye değil dışarı sızan haberlere dayanarak söylüyor.
Emek dünyası merakla tasarının son şeklini bekliyor.
BAŞLIK
Cumhuriyet gazetesi İnternet Yönetmeni Oğuz Güven gözaltına alındığında “Olacak iş mi?” demiştik. Tahliyesini bekliyorduk. Oğuz Güven tutuklandı.
Gerekçe Savcı Mustafa Alper’in ölümüyle ilgili habere attığı başlık:
“İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti”
İnternet gazeteciliğinin acelesi içinde o servis kelimeleri iyi seçememiş olabilir.
Bir başka ihtimal aklımıza gelmiyor.
Bir haber başlığı yüzünden bir gazetecinin tutuklanması...
Bunu da aklımız almıyor...
Anlaşılan bundan böyle bir başlık ya da yazılan yazıda geçen bir cümle yüzünden gazeteci tutuklanabilecek.. Demek böyle bir geleceğe ilerliyoruz.
İktidarın en hayati konularda aldanma hakkının olduğu ülkede gazetecilerin bir kez olsun hatalı başlık atma hakkı yok demek...
***
İstanbul Valisi “Dilenenlerin çoğu Suriyeli değil, kendi vatandaşımız” diyor.
Demektir ki...
Vatandaşın durumu kendi ülkesinde sığınmacılardan bile daha kötü.
G.E
İRAN
Erdoğan, Washington’da Trump ile yaptığı görüşmeden sonra:
“Suriye, Irak, Yemen ve Libya’daki kaosu fırsata çevirmek isteyenlerin kaybedeceğini açıklayarak, ‘Terör örgütlerinin faaliyetlerini bahane ederek bölgenin inanç ve etnik yapısını değiştirmek isteyenlere de izin vermemeliyiz’ derken İran’ı mı kastetti. Öyle yorumlanıyor. Trump taleplerimize cevap vermedi ama öyle anlaşılıyor ki biz Trump’ın gözüne girmek için İran’a karşı oluşturulan cephede yer almaya niyetleniyoruz.
Katar’da kurulan üsse 3 bin asker gönderme sözümüz de kuşkusuz İran’a yönelik bir girişim.
İran’la dalaşmak çok tehlikeli bir girişim... Bize hiçbir faydası yok sadece zararı vardır...
Umarız başımızı bir de o belaya sokmayız...