Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul’un incisi adalarda cumartesi pazar günleri adım atacak yer yok. Son birkaç yılda bu kaosa bir de elektrikli araçlar eklendi. Bazıları kamyonet büyüklüğündeki bu araçların sayısı mantar gibi artıyor. Belediye bir ara sadece ihtiyaç sahibi olanların bu aracı kullanmasına izin vermişken ipin ucunu bıraktı. Heybeliada’dan bir yakınımız, Ferda Kolçak Köstendil yazıyor:

“Adalarda tek ulaşım aracı da düne kadar faytondu. Heybeliada’da faytonların sayısı 30 ve faytoncular da çoğunlukla yaşlı ve adada oturan kişiler. Ancak at ahırlarının durumu çok kötü, son derece bakımsız ve derme çatma. Hayvanseverlerin bence oradan başlaması daha doğru olurdu. Kaldı ki at arabalarına bir formasyon verilirse hiç de iptal edilecek bir ulaşım aracı değil. Viyana’nın, Prag’ın, Peşte’nin, Londra’nın merkezlerinde bu araçlar, görsel olarak çok şık olup kişilere hizmet vermeye devam etmektedirler.

Haberin Devamı

Ancak bunların yerini şimdi akülü araçlar aldı. İlk önce sadece ihtiyaç sahibi olan engelli ve hasta kişilere verilen bu araçlar, şimdi bakkalın eve teslim aracı olmanın yanısıra, gençlerin ve ailelerin de ulaşım aracı oldular. Yollarda verdikleri sıkıntı, merkezdeki dolaşımı engellemeleri, park yeri sorunları gün geçtikçe artarak devam ediyor.”

Heybeliada’ daki sorun Büyükada’da iki kat daha vahim.

Ulaşımı ciddiyetle planlamak şart...

ALTIN

Sümeyye Boyacı 15 yaşında, iki kolu doğuştan olmayan bir kızımız. Ama direnci ve azmi zirvede... Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda 50 metre sırtüstünde birinci oldu. Altın madalya kazandı. Sümeyye yüzmeye 5 yaşında ailesinin desteğiyle başlamış. “Balıkların da kolu yok ama yüzüyorlar” diye düşünmüş. Çalışmış çabalamış. Bugün artık bir şampiyon...

Hürriyet’te yayımlanan röportajında diyor ki:

“İnsanlar artık ünlülerin yediğini, giydiğini değil, sporcularının sanatçılarının başarılarını konuşmalı...”

15 yaşındaki Sümeyye tüm ülkeye yurttaşlık dersi veriyor... Sevgiyle...

MERAK

Okurumuz soruyor:

“Ekranlarda hemen her gece açık oturumlar izliyoruz..Bu oturumlar genellikle CHP ve İyi Parti’ye ayar vermek üzerine düzenleniyor. Arada başka konulara da giriliyor. Günümüzde İstanbul’un en büyük sorunu Kanal İstanbul projesidir. Birçoğumuza göre bu proje İstanbul’un sonunu getirecek. Acaba öyle mi gerçekten? Bu konu ekranlarda neden hiç tartışılmıyor? Gerçi tartışmalar çoğu kez iktidarın istediği şekilde sonuçlandırılıyor amma.. Yine de yararlı olur diye düşünüyorum...”

Haberin Devamı

Kangal 1933...

Cumhuriyet dönemine ilişkin onca kitap okuduk.. Ancak hâlâ kıyıdan köşeden ilk kez duyduğumuz şaşırtıcı bilgiler çıkıyor önümüze... 1922 doğumlu, eski milletvekili ve soylu bir cumhuriyet aydını olan Ali Nejat Ölçen’in iki ayda bir çıkardığı “Türkiye Sorunları” adlı dergide gözümüze şu satırlar ilişiyor:

“1933 yılında Sivas ilinin Kangal ilçesinde ilkokulun üçüncü sınıfındaydık. O küçük ilçede sadece Hükümet binasıyla okulun çatısı kiremit örtülüydü. Altı toprak, üstü toprak kerpiç evlerde yaşıyorduk. Aylarca kimse sokağa çıkamazdı. 1932 - 33 öğrenim döneminde bir gün beyaz uzun gömlekli iki kişi atlarıyla geldiler. Hepimizi teker teker bahçeye çıkardılar ve uzaktaki duvara astıkları büyük perdede gittikçe küçülen harfleri okumamızı istediler. En sondaki “z” harfi çok küçüktü. Sonra da atlarına binip gittiler. Sivas’ tan gelmişlerdi. Hekim olmalıydılar. Okula bir ay sonra gönderdikleri küçük paketin içinden siyah çerçeveli dört gözlük çıkmıştı. O gözlüklere ilişik pusulada dört öğrencinin adı yazılıydı. Onlar uzağı göremeyen öğrencilerdi.”