Ege sahillerine göçü biliyoruz..
Emekli olan veya biraz birikim yapan, son yıllarda pılını pırtısını toplayıp sahillere indi..
On binlerce aile..
Ayvalık’tan Kaş’a kadar.. Bütçesine uygun yer bulan arkasına bakmadı; çekti gitti..Yeni hayata kucak açtı.. Göçün merkezi İstanbul’du..
Nedeni çeşitli..
İstanbul’un yaşanmaz kent haline gelmesi..
Bir yerden bir yere gitmenin imkânsız olması..
İmar rantının İstanbul’u nefes alamaz hale getirmesi..
Büyük kent hayatının dayanılmaz kargaşası..
***
Siyasal nedenleri de var..
İnsanlar kutuplaşmadan yoruldu.. Her gün hayhuydan, her gün çekişmeden, atışmadan sıkıldı..
Siyaset insanların üstüne üstüne gelmeye başladı..
Politik olarak kaybedilmişlik duygusu hakim oldu..
Ne yaparsam yapayım koşulları değiştiremem inancı yerleşti..
Güneye göç siyasal alanla ilişkiyi kesmenin ilk adımı oldu..
***
Ekonomik nedenleri de var..
Büyük kentlerde iş artık aslanın ağzında.. Hele gençlerin iş bulması çok zor.. Gençler güneye gidip turizmde şansını denemek istedi..
Kazancı eskisi gibi olmayan esnaf, geçim sıkıntısına düşünce küçük sahil kasabalarına ekmeğimi çıkarırım umuduyla gitti.
Emekli maaşıyla geçinemeyenler sebzesi meyvesi ucuz, güneşi bol kasabalara yerleşti..
***
Bir de yurt dışına göç var.. Son yıllarda bir hayli arttı.. Gizli göç de diyebiliriz..
Bu göç iç göçten farklı..
BİR: Parası pulu olanlar gidiyor..
İKİ: Çok iyi eğitim alanlar gidiyor..
ÜÇ: İyi eğitim almak isteyenler gidiyor..
***
Parası olan, mesela İspanya’da ev satın alıyor; oturma hakkı kazanıyor.. Gidip yerleşiyor..
Beş on, elli yüz kişi değil..
Binlerce kişi İspanya’da, İtalya’da, Yunanistan’da ev alıp bir ayağını oraya attı.. İngiltere’de yatırım yapanların veya bir işe ortak olup oturma izni alanların haddi hesabı yok.
Kanada’ya akın var diyebilirim..
***
İyi eğitimliler yurt dışındaki şirketlerden teklif gelince bir saniye düşünmeden gidiyor.. Neresi olursa olsun.. Fransa, Çin, Avusturalya..
***
İyi eğitim alsın, yurt dışıyla bağı olsun isteyenler çocuklarını Avrupa’daki, Amerika’daki, Kanada’daki üniversitelere gönderiyor.. Çocuk yurt dışında gidince ana-baba da peşinden gidiyor..
Üniversite bitiyor, o genç Türkiye’ye dönmüyor..
***
Tehlike burada.. Geleceğe hakkıyla yatırım yapamıyoruz..
Şimdi diyeceksiniz ki abartma, bunlar kaç kişi?
80 milyonluk ülkeyiz!..
Sayı önemli değil.. Gidenlerin niteliği önemli..
***
Gelin TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik’e kulak verilim..
Bakın ne diyor..
‘Son yıllarda nitelikli iş gücünün kaynağı olan gençlerimiz çoğunlukla eğitimden sonra Türkiye’ye dönmek yerine yurt dışında çalışmayı tercih ediyor. Hatta yüksek nitelikli çalışanlarımızın bir kısmı da aileleriyle birlikte yurt dışında yaşamayı tercih etmeye başladı. Bu sayılar önemli yüzdeler teşkil etmese de kalitatif açından bakıldığında önemli kayıplar olduğunu söyleyebiliriz..’
***
Tehlike kapıda, benden erken uyarı..
İyi pazarlar!.
Siyah-beyaz Boğaz’a çok yakıştı
Geçen hafta Gaziantep’te resmen şampiyon olduk.. Türkiye’nin her yerinde on binlerce kişi sokaklara döküldü..
Okur bir haftadır soruyor.. Okur bir haftadır sıkıştırıyor..
Ne biçim Beşiktaşlısın, tek satır yazmadın..
Yazdım..
Çok önce yazdım..
Beşiktaş’ın şampiyonluğunu 9 Nisan günü ilan ettim.. İki ay önce şöyle yazmıştım..
***
‘Hani başlık atarlar.. Ne olur ne olmaz diye şampiyon demezler de ‘şampi’ derler..
Şampiyon gibi derler..
Ben iddialıyım; şampiyon diyorum..
***
Trabzon maçında şunu gördüm..
BİR: Beşiktaş şampiyon olmayı kafasına koymuş..
İKİ: Beşiktaş Türkiye’nin üzerinde futbol oynuyor..
ÜÇ: Beşiktaş, Real Madrid gibi, Barcelona gibi birbirinin futbol dilini bilen, uyumlu, saat gibi işleyen kadroya sahip..
Bir iddiam daha var.. Beşiktaş seneye de şampiyon olur.’ (9 Nisan 2017)
***
Dün Boğaz muhteşemdi, dün Vodafone İnönü Stadı muhteşemdi..
Kupayı kaldırmak çok güzeldi..
Seneye yine buluşacağız.. Aynı yerde, aynı saatte.. Sırtımızda yine bütün yılın terini taşıyan formalar olacak..
Boğaz’ı yine ‘siyah-beyaz’a boyayacağız..