İnsanlar merak ediyor; soruyor..
Siyaset nasıl seyredecek, bundan sonra neler olacak?
Yeni düzen nasıl şekillenecek?
Avrupa’dan kopacak mıyız?
Başka ittifaklar mı arayacağız?
Neler oluyor, neler olacak?
Cevabım şu.. Türkiye gibi siyasi zeminin hızla değiştiği ülkede yarını görmek artık imkânsız..
Daha da iddialı söyleyeyim; yarın ne olacağını söyleyen yorumcunun alnını karışlarım...
Niye mi?
***
2016 yılına girerken birileri çıkıp; bu yıl içinde darbe girişimi olacak deseydi..
Kahkahayla gülerdik..
Yürü git derdik; darbe dönemi kapandı..
Ama 15 Temmuz’u yaşadık..
***
2016 yılına girerken birileri çıkıp; bu yıl Türkiye rejim değiştirecek, ‘Türk Tipi Başkanlık’ modeline geçecek deseydi..
Meclis aritmetiği uygun değil derdik.. İktidar partisinin referanduma taşıma gücü yok, o iş başka bahara der, ciddiye almazdık..
Ama 16 Nisan’da referandum yaptık..
***
2016 yılına girerken birileri çıkıp; Başbakan değişecek, Davutoğlu bırakacak deseydi..
Sallama derdik; daha yeni yüzde 49.4 oy oranıyla seçildi.. Hükümet daha yola yeni çıktı.. Bir yılı bile dolmadı; saçmalama derdik..
Ama oldu.. AKP 22 Mayıs’ta olağanüstü kongreye gitti..
Altı aylık Başbakan değişti..
***
2016 yılına girerken birileri çıkıp; Avrupa ile ilişkiler kopma noktasına gelecek deseydi..
Bizle dağla mı geçiyorsun diye kızardık.. Vizesiz Avrupa günleri yakın.. Anlaşma sağlandı, geri kabul anlaşması karşılığında vize kalkıyor, sen neden bahsediyorsun derdik..
Ama korkulan oldu..
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türkiye’yi denetime aldı.. 113 vekilin oyuyla Türkiye’yi küme düşürdü..
Köprüler ha atıldı ha atılacak..
***
Kürt meselesinde de böyle oldu.. Nevruz bildirisi, silahlara veda ediliyor, militanlar Türkiye’yi terk ediyor, barış geliyor, Dolmabahçe mutabakatı derken; savaş çıktı..
Hendekler kazıldı, barikatlar kuruldu.. Mahalleler el yapımı bombalarla döşendi.. Bubi tuzakları kuruldu..
Mahalle savaşları 50 gün, 100 gün sürdü.. Aylarca süren sokağa çıkma yasakları ilan edildi..
700’e yakın güvenlik görevlisi şehit düştü..
7 bin militanın öldürüldüğü açıklandı..
***
Bu sebeple derim ki Türkiye’de insanın önünü görmesi zor!.
Faİzde katakullİ
İktidarın görüşü şu..
Faiz sebeptir, enflasyon sonuç.. Faizi artırırsan, enflasyonu artar, aşağıya çekersen, enflasyon da düşer..
Birçok ekonomist gibi Merkez Bankası da farklı görüşte..
Onlar faizin sonuç olduğunu savunuyorlar..
***
İktidar faizin artırılmasını istemiyor.. Bu yönde karar alan Merkez Bankası’nı sert dille eleştiriyordu..
Yeni Merkez Bankası Başkanı formülü buldu..
Herkesin bildiği, iktidarın hassasiyetle üzerinde durduğu politika faizini sabit tuttu.. Gecelik borç verme faizini de borç alma faizini de sabitledi..
Faizi yükseltmiyormuş imajı yarattı..
İktidarın sözünü dinliyormuş havası yarattı..
***
Buna karşı geç likidite penceresini devreye soktu.. Geç likidite dedikleri zor gün penceresi.. Saat 16 ile 17 arasında sıkışan bankalar başvurur..
Merkez Bankası geç likidite faizini politika faizi yerine koydu.. Son aylarda sadece bu kalemden işlem yaptı.. Öteki kalemleri dondurdu..
Sonuç; geç likidite faizi gerçek faiz oldu..
***
Banka dün geç likidite faizini 11.75’ten 12.25 çıkardı.. Yani faiz artırıldı..
Durum şu; düne kadar dikkatle izlenen politika faizi yüzde 8..
Geç likidite faizinin üst sınırı 12.25..
Uygulamada geçerli olan ne?
Yani gerçek faiz; 12.25..
***
Dikkat edin!.. Faiz, geçen ay 75 baz puan, bu ay 50 baz puan yükseldi..
İktidardan çıt yok..
Niye?