Türkiye düşmanı olarak görünüp, seçimlerde alacağı oyu arttırmak isteyen adamlara, “Türkiye düşmanı demek” ancak ödül olur. Bu adamların canını yakmak için “Demokrasi düşmanı”,” İfade özgürlüğü düşmanı” tanımlamalarını kullanmak gerek. Yaptıkları da bu zaten.
Aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Wilders’a faşist demek, tereciye tere satmaya çalışmak gibi. Eğer Wilders’a laf edeceksek, Hollanda’da kurulu bir partinin başkanı olarak, Almanya’da yaptığı siyasi mitingi hatırlatmak lazım. Almanya, Hollanda ve Fransa’nın aşırı sağ parti başkanları olarak toplanıp, düzenlenen mitingde konuşma yapalı daha çok kısa bir zaman oldu.
Eğer Hollanda, “İslamiyet değil tutuculukla derdimiz var” diyorsa onlara kendi ülkelerindeki İncil Kuşağı bölgelerini hatırlatmamız lazım. O bölgelerde yaşayanlar aşıya karşı oldukları için, 2013 yılında binlerce çocuk kızamıktan hastanelik olmuştu.
Gelelim yaptığımız diğer hatalara...Hollanda eski Dışişleri Bakanı Bot’un kendi ülkesini eleştiren açıklamasını herkes paylaşıp duruyor ama açıklamanın tamamını okudunuz mu? Adam aynı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da hakaret ediyor.
Bu adamı kahraman yapmamamız lazım.
Cumartesi gecesi, Rotterdam Emniyet Müdürlüğü’nü arayıp, mehter marşı dinletmek gibi eylemler belki içimizi soğutuyor ama etkisi ne kadar? Doğru olan Hollanda’nın ayıbını tüm dünyaya anlatmaya çalışmak. Hem tüm AB kurumlarının hem de her ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının sosyal medyada resmi hesapları var, buralara yönelik olarak çalışmak gerek.
BİZİM LALELER HOLLANDA’YA YARAMADI ASLINDA
Hollanda’ya “Zamanında bizim lalemizi de çalmışsınız” diyoruz ya,
Keşke bir daha fırsat olsa da, Hollanda lale soğanlarımızı alsa sonra da bir kez daha ekonomik çöküşün eşiğine gelse...
Lalenin anavatanı Orta Asya, oradan bizimle birlikte gelmiş Anadolu’ya.
Sonra asırlar boyu İstanbul’un süsü olmuş.
1560 ile 1570 arasında bir yerde, ilk lale soğanları, Avusturya-Macaristan Elçisi Busbecq tarafından, Hollandalı botanikçi Clusius’a yollanmış.
Lale kısa sürede Hollanda’da o kadar ünlü olmuş ve fiyatı o kadar yükselmiş ki lale soğanlarının değeri yer yer malikane fiyatına ulaşmış.
Sonra Avrupalı tüccarlar da işin içine girmiş, lale soğanları toprakta dururken,kağıt üzerinde ticareti başlamış,fiyatlar iyice uçmuş, piyasada balon fiyatlar oluşmuş.
Yıllarca süren bu lale devri, Şubat 1637’de, tek bir alıcı bile çıkmayınca bitmiş, balon gibi şişen fiyatlar dibe vurmuş...
Sonrasında intihar edenler mi dersiniz, evsiz kalanlar mı, ortalık birbirine girmiş.
Bir sene sonra, Hollanda Yönetimi, borçların yüzde 3,5’u ödendiği takdirde lale sözleşmelerinin geçersiz sayılacağı yolunda kanun çıkarmak zorunda kalmış ama o krizin etkileri çok uzun yıllar boyunca devam etmiş.
Bugün aynı şeyi yapmak mümkün mü sorusuna evet demek çok zor maalesef.
Konya’dan 3 bin kilometrekare daha büyük olan Hollanda’nın 2016 tarım ihracatı 85 milyar Euro, bizimse 17.1 milyar Euro.
APPLE’IN TÜRKİYE AYIBI...
Apple ürünleri, evrensel ürünlerdir, nereden alırsan al, bilirsin ki aldığın şey üreticinin garantisi altındadır.
Yani ürünü ABD ya da Japonya’dan almış olsan bile Türkiye’de de garantisi geçerlidir.
Bu uygulama gelecek haftadan itibaren değişiyor ve Apple, Türkiye’yi global garanti ağından çıkarıyor.
Yani ürünü Türkiye’den almadığın takdirde Türkiye’de garanti kapsamında olmayacak, tamiratı ya parayla yaptıracak ya da ürünü aldığın ülkeye gideceksin...
Ortada dolaştırılan Hükümet, yurt dışından telefon getirilmesinin önüne geçmek istiyor iddiaları bana hiç inandırıcı gelmiyor.
Hükümet, Apple’dan yardım istemez, vergi ve harç üzerinden istediğini yapar.
Bu karar belli ki tamamen Apple’a ait ve son derece izaha muhtaç...
ŞİİRE DEĞER VERMEK
Kiev’de, Ukrayna’nın milli şairi Taras Sevçenko’nun mısralarından bazılarını ezbere okuyanlara, metroda bedava seyahat hakkı verilmeye başlanmış.
Uygulama, sadece iki istasyonda ve sadece belirli güzergahlar için geçerli olsa bile insanın hoşuna gidiyor böyle haberler.
Biliyor musunuz, Türkiye’de en az basılan kitaplar şiir kitapları.
Acı ama gerçek bu...
