Damatlardan biri sağlık nedeniyle diğeri ikametgahının sabit olduğu gerekçesiyle tahliye edilmişti..
Toplumda infial yarattı..
Ben dahil, eleştirmeyen kalmadı.. Çünkü; damatlar serbest bırakılırken aynı durumda olan yüzlerce kişi için ‘tutukluluğuna devam’ kararı verildi..
Öfke bunaydı..
Damatlar evlerinin yolunu tutarken şöyle konuşuluyordu:
‘FETÖ’nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalıymış.. Boş laf.. FETÖ’nün damat ayağına bile el sürülemiyor!’
***
Sadece muhalefet eleştirmedi.. İktidar partisine yakın yazarlardan da eleştiriler yükseldi..
CHP Lideri de; ‘damatlar tahliye edilirken garibanlar içeride’ sözleriyle sert tepki gösterdi..
Türkiye günlerce damatları konuştu.. Damatlara yapılan ayrıcalığı tartıştı..
Benim tavrım şuydu.. Perşembe günü değinmiştim, şu satırları yazmıştım..
***
Deniliyor ki; damatlar yeniden tutuklansa mesele bitecek mi?
Yargıya olan güven artacak mı?
Toplumun öfkesi azalacak mı?
Vicdanlar rahatlayacak mı?
Hayır!.
***
Damatlarla aynı durumda olan yüzlerce kişi de..
Mevcut delil durumu..
Sabit ikametgâh..
Tutuklamayla sağlanacak faydanın adli kontrol tedbiriyle sağlanacağı..
Gerekçesiyle tahliye edilirse..
Vicdanlar rahatlar..(15.06.2017)
***
Damatlardan biri (Epilepsi hastası olduğu gerekçesiyle tahliye edilen) hakkında iddianame çıkınca yeniden tutuklandı..
CHP Lideri’ne soruldu; ‘tutuklanmasını doğru bulmuyorum’ dedi..
Sen misin diyen..
Eleştiri bombardımanı başladı.. CHP Lideri, bi öyle bi böyle konuşmakla, iki de bir fikir değiştirmekle suçlandı.. Neredeyse bu sözleriyle FETÖ’cülere göz kırpmakla suçlanacaktı!.
Aslında suçlandı da..
***
Ben de Kılıçdaroğlu gibi düşünüyorum..
Kontenjan tahliyesine şiddetle karşıyım.. Damat ayrıcalığını protesto ediyorum..
Ama insanların (darbeye katılanlar hariç) tutuklu yargılanmalarına da karşıyım..
- Tutukluluk ilk çare olmasın..
- Tutukluluk cezaya dönüşmesin..
- Tutuksuz yargılama dönemine geçilsin..
- Yargı normalleşsin..
***
Mesele damat meselesi değil, mesele hukuk meselesi..
Mesele tutuklu yargılanmanın sıradanlaşması meselesi..
Mesele adalet meselesi..
Tutuklu mu? Tutuksuz mu?
Tutuklu yargılanma meselesiyle başladık öyle devam edelim..
Bugün önemli bir dava var..
Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak 10 ay sonra ilk kez hakim karşısına çıkacak..
Neyle suçlanıyorlar?
Darbe olacağını bilmekle..
Savcı üçer kez muhabbet hapis istiyor..
Delil ne?
Yazıları, TV‘de konuşmalarında subliminal mesaj vermek..
Yani deliller sabit, delillerin karartılması gibi bir durum söz konusu değil.. Yerleri yurtları da belli.. Savunmalarını yaptıktan sonra tahliye edilmeleri gerekir..
Tutuksuz yargılanmaları gerekir..
Bakalım mahkeme ne karar verecek?
Tutuklu mu yargılayacak, tutuksuz mu?
‘Adalet’ arandığı şu günlerde, gazetecilik adına ölçü olacak..
***
Adından Cumhuriyet davası gelecek..
24 Temmuz’da..
O davada da gazetecilik yargının önüne yatırılacak..
Dilerim yine adalet, adalet çığlıkları atmayız!.
Sayın Davutoğlu biraz geç oldu!.
Eski Başbakan Davutoğlu iftar konuşmasında ‘büyük Türkiye’nin inşasından bahsedersek’ diye söze başlayıp sıralamış..
- Önce ve mutlaka devlette vicdanı, adaleti, merhameti inşa etmeliyiz.
- Ehliyeti, liyakati bürokrasiye hakim kılacağız.
- Yanlış bir şey yapıldığında susmayan ve cesaretle konuşan ilim adamlarını yetiştireceğiz..
***
Okuyunca içim fena oldu.. Yüreğim daraldı..
15 yıldır iktidarda olan bir partinin dışişleri bakanlığını yapan, başbakanlık koltuğuna oturan siyasetçisinin söylediklerine bakın..
***
Devlette vicdanı, adaleti, merhameti inşa etmeliyiz diyor..
Demek ki, yok..
Kılıçdaroğlu’nun ‘adalet yürüyüşü’ boşuna değil..
Yerinde..
***
Ehliyeti bürokrasiye hakim kılmaktan
söz etmiş..
Demek ki, bu güne kadar hakim ideoloji kartvizitmiş..
***
Davutoğlu’nun son önerisi de; cesaretle konuşan bilim adamları yetiştirmek..
Benim kuşağım görür mü?
Emin değilim..
Görmeyiz herhalde!.