Almanya’yla başladı, Hollanda’da doruk yaptı..
Yabancı düşmanlığı bir anda Türkiye düşmanlığına dönüştü..
Yayılma tehlikesi var mı?
Var..
Dünkü gelişmelere bakarsak, frene basan taraf yok.. Ankara yazılı özür istiyor.. Hollanda Başbakan’ı Rutte ‘Özür dilemem’ diyor, kendilerini haklı görüyor..
Hatta, Ankara’yı tehditkâr davranmakla, ‘faşist, ırkçı, Nazi uzantısı’ gibi ithamlarla hakaret etmekle suçluyor..
Aile Bakanı’nın sınır dışı etmelerinin misilleme olduğunu ima ediyor..
***
Krizin büyüme işaretleri oldukça fazla.. Mesela TBMM Başkanı dün ‘Hollanda bizim kürdan cebimiz, kim oluyorsunuz?’ diye bağırarak gerilimin düşürülmeyeceğinin.. Bol miktarda iç politika malzemesi yapılacağının mesajını verdi..
***
Almanya cephesine bakarsak, İncirlik’ten asker çekmekten çifte vatandaşlık uygulamasına son vermeye kadar ilişkileri sarsacak adımlar telaffuz ediliyor..
***
Daha önemlisi, Avrupa Birliği de yavaş yavaş krize müdahil oluyor..
Krizin yayılma tehlikesi var demem bundan..
Avrupa Birliği dün Türkiye’yi durumu daha da kötüleştirme riski taşıyabilecek söylem ve eylemlerden kaçınmaya çağırdı..
Türk Bakan’ı sınır dışı eden Hollanda’ya yönelik tek kelime etmedi..
Hollanda’dan yana tavır koydu..
Daha doğrusu, Hollanda’yı haklı buldu..
***
Bu ne demek?
Avrupa Birliği’yle ciddi bir krizin işaretleri demek..
AB’yle aramız zaten yıllardır limoni.. Müzakereler zaten fiilen askıda.. Resmen dondurulsa ne olur dondurulmasa ne olur diye bakmayın..
Bu, beraberinde Avrupa Konseyi’nden atılmayı..
Avrupa’yla ticari ilişkilerin sekteye uğramasını, yatırımların durmasını..
Köprüler atılmasa bile, bir süre kullanılmamasını getirebilir..
***
Rusya’yla uçak krizi yaşadık.. Sonuçlarını gördük..
Yok yok, alttan alalım, sineye çekelim, üzerine bir bardak su içelim demiyorum..
Hollanda’nın yaptığı yenilir yutulur değil..
Tavrımızı koyalım..
Ama..
Diplomasinin enstrümanlarını kullanalım diyorum..
Siyasetin hamasi nutuklarını değil..
Bakan’ın gitmesi doğru muydu?
Hollanda ile yaşanan krize Saadet Partisi’nden farklı yaklaşım geldi..
Saadet Partisi hem Hollanda’nın tavrını doğru bulmuyor hem de Aile Bakanı’nın Hollanda’ya gitme konusundaki ısrarını..
Sonunda Türkiye’nin rencide olduğuna dikkat çekiyorlar..
Yazılı açıklamada dedikleri aynen şöyle..
***
‘Hollanda’nın, bu yakışıksız ve derin problemlere sebebiyet verecek tavrını doğru bulmadığımız gibi Dışişleri Bakanımıza yönelik tavra rağmen başka bir bakanımızın aynı gün Hollanda’ya gitme hususunda ısrarını da doğru bulmuyoruz. Zira bu ısrarcı yaklaşım bırakın diplomasiyi, kişisel münasebetlerde bile şahsiyeti zedeler ve oluşmuş krizi daha da derinleştirir. Hükümet temsilcilerinin ülkemizi böyle bir duruma sokmaya sebebiyet vermelerini de tasvip etmiyoruz..’
***
Hep söylüyorum..
İç politika üzerinden dış politika yapmanın faturası ağır oluyor..
Almanya’nın da, Hollanda’nın da Danimarka’nın da Avusturya’nın da yaptığı bu..
Türkiye’nin yaptığı da..
Bakan Çavuşoğlu güzel anlattı..
Dışişleri Bakanı dün Fransa’daydı.. Metz’de sivil toplum kuruluşu temsilcilerine hitap etti..
Ağırlık Hollanda’yla yaşanan krizdi ama söz anayasa değişikliğine de geldi..
Bakan mealen dedi ki..
‘Önümüzde iki yol var..
Ya cumhurbaşkanının yetkilerini sembolik hale getireceğiz. Almanya’daki gibi, Avusturya’daki gibi olacak. Parlamenter sistemi güçlendireceğiz.
Ya da başbakanlığı kaldırarak tüm yetkiyi cumhurbaşkanına vereceğiz..’
***
Aslında işin özü bu.. Bunu konuşmamız bunu tartışmamız gerekir..
Mesele bu kadar açık ve net..
Ya biri ya öteki..
Ama nedense sıra gelmiyor..
Meydanların dili; tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak söylemiyle harmanlanıp gidiyor..