Petrov, Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eserde İsveç kökenli ama ömrünün yarısını Finlandiya için tüketen ve Maliye Bakanlığı’na kadar yükselen Prof. Snelman’ın yaşam öyküsünü anlatır...
Ve Finlandiya’daki kalkınmanın hikâyesini ilk yazmaya başlayan, yani bir bilim adamı yani aydın bir kişi olan Snelman’ın...
Johan Wilhelm Snelman hem bir bilim adamı, hem filozof ama aynı zamanda bir siyasetçi.
Fin kültürünü baştan yazan “halk öğretmeni” olarak da bilinen Snelman diyor ki:
Askeri gücümüz olmasa da kültürümüzle var oluşumuz sürecek!
***
“Kahramanlar mı milleti yönlendirir yoksa kalabalıklar mı?” sorusuna ise Snelman diyor ki:
“Yazar, Carlyle ve Tolstoy’un fikirlerinden hareketle, milletlerin kaderini neyin belirlediğini sorgular. Carlyle milletleri Napolyon, Sezar gibi kahramanlar elinde şekillenen bir malzemeye benzetir; millet kahraman olmadan bir saman yığını gibidir.”
Tolstoy ise tarihi bireylerin yönlendirdiğini, kalabalıkların içindeki küçük adamların kahramanı ve tarihi oluşturduğunu söyler.
Yazar Petrov, ikisinin de düşüncelerinde haklı olduğunu belirtir.
***
“İsveç hükümranlığında en kötü memurların Finlandiya’ya gönderildiğini, bunun ilişkileri yozlaştırdığını” belirten Petrov bu durumu şöyle özetliyor:
“Bu memurlar kendilerine müracaat edenleri bekletir, halka bağırıp çağırırdı. Halk saatlerce bekledikten sonra işini yaptıramadan dağılırdı.”
Ve başka bir yaraya, daha doğrusu, bugün dünyayı kasıp kavuran büyük bir derdi deşerek diyor ki:
“Kanunsuz-luğun en büyük öğreticisi kimlerdir, bilir misiniz? Memurların bizzat kendisidir. Yasayı uygulamakla yükümlü olanlardır. Halka, yasalara itaat etmenin yollarını ve çarelerini memur öğretir.”
Ona göre memurlar halkı eğitmeli, kendilerini yetiştiren topluma ahlaklı davranmalıdır.
Bugün bütün dünya ülkelerini incelemeye başlasak, halkı eğitmesi gerekenlerin asıl suçlu olduğunu görebiliriz!
Adaleti dağıtanlar adaletsiz...
Öğretmesi gerekenler öğrenimsiz...
***
“Yeni dönemin kışlası, başka bir kışla olacaktır!” diyerek ant içmişlerdir. Biz kışlayı bir halk okuluna dönüştüreceğiz” diyen Snelman devam ediyor:
“Hatta bir üniversite haline getireceğiz. Öyle ki her bir asker, kışlada yaşadığı günleri yaşamı boyunca sevgi ve övgüyle ansın; kışladan öğrendiklerini hayatında başarıyla uygulayarak gurur duysun.”
Bugünkü dünyayı yöneten ülkelerin kışlalarındaki askerler ülkelerini korumakla meşgul değil...
Başka ülkeleri işgal etmenin, yakıp yıkmanın ve insanları katletmenin planlarını yapıyor...
Var oluşun değil yok oluşun üzerine kafa yoran kışlalar kendini terbiye etmediği müddetçe, dünyanın her yeri kana boyanacak bu gidişle...
Ve tabii ki bunları yöneten liderler bu işin en büyük sorumlusudur...
Bu durumdan kurtulmanın tek yolu “saman yığını” kalabalıklar olmamaktan geçiyor!