Dünya haritasında küçük bir yer kaplayan Suriye, Nemrut’un burnundan girip beynine çıkan sinek gibi...
Ve beynindeki sineği öldürmek için kendini tokatlatarak öldüren Nemrut’un akılsız stratejisindeki trajediye mahkûm olan Suriye’nin buraya gelmesinin birinci nedeni Esed’dir...
Ve halkına sahip çıkamayan zulüm rejimlerinin sonu daima böylesine hüsranla biter...
Farklılıklardan oluşan toplulukları bir arada barış içerisinde yaşatmayı hedeflemeyen her ülkeyi bekleyen akıbet Irak, Afganistan, Yemen, Libya ve Suriye gibi olacaktır...
Çünkü çok uzaklardan gelen küresel efendiler bu farklılıkları terörize ederek kaleleri içeriden yıkacak kripto örgütlenmeleri kuruyor ve yönetiyor...
Satılmış ve sığınmış yüzlerin sayısı çoğaldıkça iç savaşı doğuracak tüm fay hatları tetikleniyor...
Ve sonra da her yer yangın yerine dönüşüveriyor...
***
Yedi yıldan beri devam eden bir savaş yanı başımızda...
Yurdunu terk eden milyonlarca insan...
Ve hayatını kaybeden yüz binlerce çocuk, anne, baba ve yerlerinden kalkıp da bir yere kaçamayacak kadar yaşlı insan...
Saddam, Kaddafi, Esed, Barzani, Talabani gibi bir adım sonrasını düşünemeyen aktörler yüzünden Ortadoğu yanıyor...
Mısır, İran, Tunus, Cezayir, Yemen, Afganistan’ın da bu ülkelerden geri kalan bir yanı yok.
Dünyaya hükmetmek isteyen zalim efendiler neden Arjantin, Brezilya, Şili, Güney Afrika’da değiller?
Ve neden hep İslam coğrafyası üzerinde at koşturuyorlar ve bin yıldan beri gidip geliyorlar...
İşte, mesele burada düğümlü...
Haçlı Seferleri devam ediyor, gerisi hikâye kısmı...
Ve bu hikâyelerin hepsi bu seferi meşru kılabilmek için uydurulmuş, yazılmış gerekçeler...
***
Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de özerk ya da bağımsız bir Kürt devletine karşı Türkiye’nin tutumu yıllardan beri belli.
Bu ülkenin kimseyle bir derdi yok ve alıp veremediği de...
Kimseye namertçe oyunlar da planlamıyor!
Küresel aktörlerin hırsları nedeniyle bölgede savaş ortamı zirveye tırmanmış durumda.
“ABD, Kürtlerin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri birlikte IŞİD’i bitirmek üzere yola çıktı” diyen Batılı uzmanlar bile meseleyi şöyle özetliyor:
“Ancak IŞİD’in sözde hilafetinin çökmesiyle birlikte kartlar yeniden dağıtıldı ve bugün ‘Müttefikimin müttefiki düşmanımdır’ algısı hâkim. Kürtler, Suriye’nin Türkiye sınırında kendilerine bir koridor açmayı amaçlamıştı. IŞİD’e karşı yürüttükleri silahlı mücadelenin, ileride oluşacak federal bir Suriye’de kendilerine özerk bir bölge oluşturma konusunda katkı sağlayacağını umuyorlardı.”
***
“ABD’den gelen destek, Kürtlerin toprak emellerine karşı Türkiye’yi öfkelendirdi” şeklinde manşet atan Batılı gazeteler ise şimdi en çok merak edilen soruyu soruyor:
“Bölgesel aktörler, IŞİD yenilgiye uğratıldıktan sonra ABD Kürtlere desteğe devam edip Türkiye’yi öfkelendirecek mi yoksa askeri danışmanlarını Suriye’den çekip YPG’yi kaderiyle baş başa mı bırakacak?”
ABD, büyük kısmını YPG’nin oluşturduğu 30 bin kişilik bir sınır güvenlik gücü oluşturulacağını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson açıklamanın Türkiye tarafından yanlış anlaşıldığını söylemesi de büyük bir yalandan ibaret.
Yanlışlıkla açıkladık demiyorlar da yanlış anlaşıldı diyerek bizi aptal yerine koymaya devam ediyorlar.
Türkiye ise ABD’nin Suriye politikasının Kürt yanlısı bir biçimde şekillendiğini ve bağımsız bir Kürt devletine doğru gidişini de gördüğü için bu askeri harekâtı yapmak zorunda kalmıştır...
ABD ise hâlâ Suriye’de 2 bin askeri danışman tutmaya devam edeceğini söyleyerek daha büyük bir krizin önünü açmaya devam ediyor...
İfadesiz yüzler topluluğu diye bildiğimiz istihbarat elemanları kendilerine sığınan yüzleriyle sınır boylarımızda terör oyunlarıyla sinir oyunlarına devam edecek gibi gözüküyor ama Türkiye bu seferleri durduracak güçtedir...