Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Devlet, sanatçıyı, bestekarı ve söz yazarını korumak için Fikri ve Sınai Hakları kanunu çıkartmış...
MESAM’a üye olanlar da bu haklarının takibi için yetki vermiş.
Ceza davası açılması için ise ayrıca bir yetki vermesi lazım.
MESAM, ülkemizde yayın yapan televizyon ve radyo gibi medya kuruluşlarıyla bir araya geliyor ve telif sözleşmesi imzalıyor.
Yayın kuruluşları yayınladıkları her eserle ilgili form dolduruyor...
Ve sonra telifini MESAM’a ödüyor!
*
MESAM ile anlaşmayan, ya da anlaşmaya varamayan, pazarlıkları sürdürmeye çalışıyorsa farklı hukuki taktikler devreye giriyor...
Noter tesbitiyle o kuruluşların yayınları dinleniyor, ya da izleniyor.
Kendi üyelerine ait olan eserlerin çalınması halinde başlıyor dava serüveni.
MESAM’ın avukatları bu yayın kuruluşlarının Sorumlu Müdür’lerine ceza davası açtırıyor. Ki yayın kuruluşu anlaşmaya yanaşabilsin diye.
Ve biz gazeteciler mevcut yayın kuruluşlarında bunlarla ne ilgimiz var diyebilme lüksü yok, dışarıya da veya mahkemede hakimlere de biz bu işte masumuz demeye hakkımız yok!
Son iki yazımızda hakkımızda açılan ve beraat ettiğimiz iki davadan bahsetmiştik...
Radyo beş saniyelik cıngıl müziğini çalmış diye adliye koridorlarında boy gösterdik...
*
On iki yıl Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyeliği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan bir gazeteci olarak diyorum ki, bu mesleğin onurunu ayaklar altına alan MESAM gibi kuruluşlara karşı tek bir açıklama yapmadı.
Varsa yoksa dertleri siyaset olmuş...
Ve siyaseti dizayn etmek gibi bir hastalığa kapılmış.
Kültür ve Turizm Bakanlığı da buna dahil olmuş.
Sanatçıların hakları var ne hikmetse gazetecilerin yok!
Televizyon, radyo ve yazılı basın kuruluşları sayesinde kariyer yapan, para kazanan, şöhret olan sanatçılar MESAM’a böyle bir zulme yol açan yetkiyi verdiklerinden haberleri var mı?
Ve bu ülkedeki bütün gazeteciler ve sabahtan akşama kadar sanatçı haberleri peşinde koşarken arkalarından da MESAM hukukçularının bu yaptıklarından haberdarlar mı?
Medya kuruluşları olmasaydı kimlerin pavyonlara düşeceğini ve çay bahçelerinde çalıp söyleyeceklerini de iyi biliyorduk.
*
MESAM, telif sözleşmesini imzalamayan yayın kuruluşlarıyla anlaşamıyorsa, buna rağmen eserleri çalınıyorsa yapacağı tek şey bu kuruluşların patronlarına dava açacak...
Parayı kazanan patron ve şirketidir...
Veya şirketin yönetim kurulu başkanı ve üyeleridir...
Ya da havalarından geçilmeyen Genel Müdür’lerdir...
Biz gazeteciler değil...
Kültür ve Turizm Bakanlığı ve RTÜK, en önemlisi siyasi irade telif yasasındaki ceza davaları kısmına yeni bir bakış getirmelidir.
Aksi halde bu da bir yetki terörüdür.
MESAM Başkanı Orhan Gencebay dostumuzun sanatçı haklarını korumasını sonuna kadar destekliyoruz ama o hakların takibi için kimlerin haklarını gasp ettiklerini de bilmelidir.
Gazeteciler ise belki yüz yıldan beri sahipsiz...