Dünya bir savaşın eşiğine doğru sürükleniyor.
Sınırlarımızın biraz ötesinde Amerika ve Rusya yeni oyunlar sahnelemeye çalışıyor.
Ve daha bildiğimiz veya bilemediğimiz güçlerin savaş meydanına çevriliyor Suriye...
20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Fransız Prof. Roger Garaudy ve benzeri kişiliklerden yoksunlaşan Batı adeta yedi başlı ejderhalara benziyor.
Ve her zaman kendi ülkelerinde tek başına da kalsalar da daima doğruları haykıracak, yel değirmenlerine savaş açacak kadar cesur Don Kişot’u kendine pusula edinecek aydınlara sahip olmadıkça Batı çöküyor...
Ve dünya insanlığına kazandırdığı keşifleri nedeniyle peşine düşülen Batı her geçen biraz daha o sevimli yüzünü kaybediyor...
Akıl tutulması yaşıyor son yüz yıldan beri...
Varlığını her zaman dünyayı bir savaşın eşiğine getirmeye veya savaşmaya borçlu olduğunu zanneden Batı, sömürgecilikle insanlığı katletti.
İnsan yaşamına saygıyı merkeze alan anlayıştan uzaklaştıkça, insanlığı katleden vahşi Batı unvanını hak eden bir pozisyona geçiyor.
***
Gerçeği haykıran düşünürlerine sükût ambargosu uygulayarak halkını kin ve nefretle besleyen Batı, sanki milletini yeni bir Haçlı Seferi’ne hazırlıyor gibi.
Bir arada yaşamayı sanatlaştıran Osmanlı Devleti’ni tasfiye eden Batı, artık kendi içlerinde de sürekli kavga ediyor.
İngiltere’nin AB’den kopuşu da bu kavgaya en belirgin delili.
Garaudy diyor ki:
Batılılar tarafından yüz milyonlarca Amerikan yerlisine o korkunç soykırım yapılmasaydı... Avrupalıların köle ticareti yüzünden yine yüz milyonlarca Afrikalı büyük bir katliama tabi tutulmasaydı... Emperyalist Batı, bütün dünyayı dört asır boyunca insafsızca sömürmeseydi... O sömürüyü hâlâ çeşitli yollarla devam ettirmenin yollarını aramasaydı... Sömürgecilik, yağma ve zulüm yerine, ah bir “Medeniyetler Diyaloğu” gerçekleştirilebilseydi! İnsanlık şimdi insanca yaşamanın doruklarında olurdu!
***
Lakin içimizdeki hain yapıların, “Dinlerarası Diyalog” diyerek kampanyalar düzenleyenlerin kim olduklarını da milletçe gördük ve ihaneti yaşadık.
1844’te Paris’te, İngiliz proletaryasının doğuşuna şahitlik eden bir fabrikatörün oğlu olan Friedrich Engels ile tanışan Karl Marx gibi virüsleri her ülkede piyasaya sürenler savaşların zeminini hazırlamışlardır.
O virüsten etkilenen Lenin, Stalin, Troçki üçlüsü Orta Asya’da milyonlarca Müslüman’ı katletti.
Ve Marx gibi virüsleri tarih boyunca her devirde piyasaya sürenler bizi ve içimizi de hiç boş bırakmadılar. Saymakla bitiremeyiz ama sondan başlarsak ilk sıraya FETÖ ve örgütünü koyabiliriz...
Örgütün tek kelimeyle tarifi yapboz...
Veya boz yap...
***
Son yüz yıldan beri çok büyük ihanetler gördük ve yaşadık.
Hâlâ da yaşıyoruz. Ülkemiz 15 Temmuz akşamındaki gibi aptalca, ahmakça, küstahça ve düşmanca bir ihaneti ise hiç yaşamadı.
PKK ile ihanette yarışıyorlarmış meğerse...
Görüyoruz ki önümüzdeki iki yıl boyunca tek hedefleri Türkiye’deki siyasi iktidarı alaşağı etmek.
Ve küresel efendiler yakından izlediği ve destek verdiği FETÖ tarzı örgütler aracılığıyla, siyasi partilerin içerisindeki veya dışında kalmış küskünlerle politik dönüşüm projesine başladılar bile!