Mehmet Soysal

Mehmet Soysal

mehmet.soysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ve bugün “Bin yıl sürecek” denilen bir günü hatırlıyoruz.

Takvim yaprağına her sabah baktığımızda bize kötü bir günü hatırlatmayan gün yok gibi.

Her yaprağı kirletilmiş.

Karalanmış ve kanla boyanmış.

İhanet üzerine yazılan bir zaferin ya da mağlubiyetin tarihini kim yazarsa yazsın bir gün gerçeklere boyun eğecektir...

***

“Yüzüm yüzünden utanır” anlayışından bin menzil uzakta bir yerlerde gezinenler iktidar koridorlarında bin bir suratla hâlâ utanmadan dolaşıyor.

Kimi yakınlarda, kimi de uzaklarda bir yerde.

Haberin Devamı

Ölümü ve ötelerde görülecek hesabı hiç düşünmeyenlerin elbette tek derdi dünyayı keyfine göre dizayn etmek olacaktır...

Oysa, hepsi yıkıldı...

Lakin, hakikate ve millete rağmen yapılan her dizayn firavunların saraylarına ve terörizmin dağlarına götürür bizleri...

Merhametsizliğin tarihini İskenderiye’de ‘papirüs’lere çizdiren firavunlar, Pergamon kentinde ‘parşömen’lere karalayan Bergama kralları ve Çin Seddi’ni inşa ederek duvarların arkasında buldukları ‘kâğıt’lara yazdıran İmparator Shi Huang gibi bütün zalimlerin hepsi yok oldu!

Nehirleri kana bulayanlar, yakıp yıkanlar ve büyük katliamlara imza atanların hiçbiri bugün yok...

Dağları delenler de yok, köprüleri kuranlar da...

***

Ve sadece son yüz yılımızdaki takvim yapraklarında unutamadığımız kanlı günlerden birkaçı:

27 Mayıs.

12 Mart.

12 Eylül.

28 Şubat.

Ve 15 Temmuz...

İktidarı ele geçirme uğruna iktidarı zorla devirmelerin tarihlerini yazmaya kalkışsak kan bulaşmayan bir papirüs, bir parşömen ve bir kâğıt parçası dahi bulmakta zorlanırız.

İlahi adalet bize hepsinin akıbetlerini göstermiş ve gösteriyor da!

Anlayan yok ama...