Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gittiğimiz Özbekistan ve G. Kore seyahatinde gördük ki dünyanın her yerinde Türkiye ve ekonomisinin kalkınması için olağanüstü bir seferberlik var.
İş adamlarımız ticareti geliştirmek için ne kadar ölü boşluk varsa hemen oraları doldurmanın heyecanı içinde...
Siyasi irade bu konularda oldukça kararlı...
Seçim atmosferi olmasına rağmen siyasi irade ülkeye bir yatırımı daha getirmenin gayreti içinde...
***
AB ile ilişkilerin yeniden başlayacağına inanıyoruz ama istediklerini yapan bir Türkiye değil, istediğini yaptırabilen ama asgari müştereklerde buluşabilen bir siyasi iradeyle muhatap olduklarını bilmeleri şartıyla...
Bize insan hakları ve demokrasi dersi vermeye kalkan AB’nin çifte standart muamelesinden de artık vazgeçmesi şartıyla...
Türkiye’yi olası bir ekonomik krizle yangın yerine çevirmeye çalışan lobiler de aklını başına almalı.
Çünkü bu ülke yanarsa, AB karanlığa gömülür...
***
Bağnazlık vatanseverlik olmaya başlarsa, Batı medeniyet olmaktan çıkar.
Ve Batı işte o zaman batar...
İçimizdeki muhalif koro ise olası her krizin altına dinamit koymaya devam ediyor...
Cemil Meriç diyor ki:
“Türkiye’yi yaşanmaz bulanlar, Türkiye’yi yaşanmazlaştıranlardır. Yani aydınlar, karaborsacılar... Bir kelimeyle tesadüfün başlarına bir ikbal tacı veya imtiyaz miğferi oturttuğu şuursuz ve mesuliyetsiz herifler...”
***
Ve diyoruz ki artık ‘mesuliyetsiz herifler’ hayatın her alanında cirit atıyor...
Demokrasi, bir arada yaşama sanatını keşfetmiş ve hazmetmiş insanlara mahsustur... Günümüz aydınları ise insanları bir arada yaşatabilmenin reçetesini dağıtmak yerine, çatıştırmanın ve ötekileştirmenin formülünü dağıtıyor...
İşte bu tavır aydınların mesuliyetsizliğinden kaynaklanmaktadır...
Kıyamet gününü erken bir tarihe almak için acele edenlerin, kendi yangınlarında yanma ihtimali oldukça fazla...
Bir taraf yoksul, kaybedecek bir hayali bile yok...
Ama Batı’dakilerin kaybedecek çok şeylerinin olduğunu da unutmamalı...
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün manifestosunu açıklayacak.
Biz inanıyoruz ki yeniden herkesi bir arada buluşturacak ve Türkiye’nin kazanacağı söylemleri olacak..
Ve balkon konuşmalarının da ötesine gidecek.
Sivil sistemi kurumsallaştıracak ve ülkenin ekonomisinden güvenliğine kadar her ayrıntıyı paylaşacak ve dünyaya barışın yolunun Türkiye’den geçtiğini haykıracak...
Ölü boşluklara dahi elini uzatacak...