"Gırtlağımıza kadar yalanlara gömülmüşüz, manevi değerlerden çok, bilime inanıyor ve ruhumuzu toplumun bize dayattığı şeylerle besliyoruz, oysa aslında yavaş yavaş ölüyoruz...” diyen Paulo Coelho, “Peki, neden böyle oluyor?" sorusunu soruyor...
Ve şöyle cevaplıyor:
“Çünkü sorumlu insanlar olduğumuzdan, hayatımızın geri kalan bölümünü kendimizi birbirimize adayarak yaşayabilmek için mali istikrara kavuşabilelim diye, başladığımız işleri bitirmek zorunda hissediyoruz kendimizi...”
***
Ve tüm insani duruşları tehlikeye atan, işte bu soruya verilen cevapla insanlığın kendini kandırmasıdır.
Kapitalist çağın bu yalan gerekçesi akıllara ve ruhlara kazınmış...
Oysa geriye ne kadar gün kaldığını hiç kimse bilmiyor.
Bir ihtimal üzerine hayali hesaplar yapan ve karıncalar gibi taşıyıp biriktirenler dünyayı uygarlaştırıcı bir gelişime ve değişime götürmez.
Piyasacı hesaplarla hayatları düzenlemeye kalkanların vardığı son durak, çatışmaların doğurduğu acımasız savaşlar...
Mali istikrar uğruna tüm gelenekler aşındırılıyor...
Ve manevi değerler...
Varsa yoksa güç ve para...
***
Zamanımızın en ünlü toplumsal tarihçilerinden biri olan Prof. Jürgen Kocka, Sanayi Dünyası Tarihi dalında önemli çalışmalarıyla tanınıyor.
“Kapitalizmin Tarihi” adlı eserinde diyor ki:
“Finans aygıtının kapitalizmle bağdaştırdığımız bütün bileşenleri; merkez bankaları, tahvil piyasaları, açığa satışlar, kurumsal simsarlar, spekülasyon balonları, menkul kıymetleştirme, hisse senetleri sadece iktisat biliminden önce değil, aynı zamanda fabrikalar ve ücretli işçilik de gelişmeden önce ortaya çıkmıştı...”
Yani, özetle, huzursuz edici bu düşünceye alışanlar kapitalizmin kölesi olmuştur diyor...
***
Ve kısaca, yaşadığımız çağda terör örgütleri, FETÖ, Adnan Hoca gibi, tarikat adı altında kurulan uyduruk menfaat şebekeleri herkesin peşinde koştuğu gelecek kaygısının ipinden yakalamış ve mali istikrar masalına inandırmayı başardıkları için sıfırdan zirveye çıkmışlar. Foyaları meydana çıktığında ise balon gibi sönüyorlar...
Bu örgütlere katılanlar birinci derece suçlu da gelecek uğruna bu yapılara çocuklarını teslim eden ve hak edilmemiş ayrıcalıklara heveslenen anne ve babaların ve akrabaların hiç suçu yok mu?
Bize göre, birinci derecede ayrıcalık budalası olan anne ve babalardır...
Çünkü balon patlayana kadar kimsenin sesi çıkmıyordu...
Neden?
Söyleyelim; menfaat suskunluk getiriyor da o yüzden...