Ve Köln’deyiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la gittiğimiz New York, Berlin ve ardından Köln’deki ziyaretlerinin perde arkası notlarından yola çıkarak durumu özetlersek, kırılganlığın uzlaşma noktasına getirildiğini belirtebiliriz...
Elbette, 15 Temmuz darbe girişiminden bugüne kadar ABD ve AB ülkelerinde FETÖ, PKK gibi terör örgütlerine karşı gösterdikleri tavırsızlıklar ve yaşadıklarımız bizleri olağanüstü kırılgan yapmıştır.
Türkiye sonuna kadar haklıdır...
Kışkırtıcı, yığınla cevapsız soru aklımızdan geçip gidiyor...
***
Yıllardan beri iyi biliyoruz ki Türkiye aleyhine ne kadar terör örgütü varsa hepsine kucak açan, organize ve finanse eden bu devletler içimizdeki tüm farklılıklarımızdan bir çatışma örgütü çıkartmayı başarmıştır...
PKK’yı Rusların KGB’si kurup Suriye’ye ihale ederek örgütü kontrol etmiş ve yönetmiştir...
Daha sonraları mafyalaşan, Türkiye aleyhtarı olan her ülkenin kucağına oturan terör örgütü PKK hâlâ içimizdeki Kürt vatandaşlarımızın duygularını kanla çizmeye devam ediyor.
PKK için “Soğuk savaşın bize bir armağanı olmuştur” diyen üst düzey istihbaratçı dostumuzun bu analizine katılmamak elde değil.
Amerika’nın yanında yer almanın bedelini bu ülke 35 yıldır çekiyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York’ta BM Genel Kurulu’nda, Berlin ve Köln’de dünyayı yönetenlere adeta haykırarak FETÖ terör örgütünü anlatıyor ve suçluların iadesini ve tasfiyesini istiyor...
Lakin hemen herkes kör ve sağır numarasına yatıyor...
Yıllardan beri Avrupa’ya vize alarak sayısız defa gelip gitmemize rağmen on parmağımızın izlerini vererek hâlâ zorlukla alıyoruz vizeyi...
Can Dündar’a, Enver Altaylı’ya Merkel’in açıkça bu kadar ilgi göstermesinin, öncelik vermesinin ve zamanlamasının oldukça manidar olduğunu söyleyebiliriz.
Kışkırtıcı sorularla ne kadar yaramız ve yanımız varsa kaşıyacaklar bunu da hiç unutmuyoruz...