Uzakdoğu’da sular ısınıyor sanki...
Çin, Japonya, Kuzey Kore, Amerika ve Hindistan fitili ateşlenmiş filler gibi her an tepişmeye hazır.
Ortadoğu’da ise kazanlar kaynıyor...
Rusya, İran, İsrail, Suriye ve haliyle yine Amerika jeopolitik gerginliklerin üzerinden savaş çığırtkanlıklarına devam ediyor.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in ise daha da ileriye giderek 2 milyon askerine savaşa hazır olmaları ve ülkelerini savunurken ölmekten de korkmamaları çağrısında bulunması gerginliğin tırmandığı noktayı belirginleştiriyor.
Şi, Hebei vilayetinde ziyaret ettiği Merkez Komutanlığı’nda binlerce askere “Ne zorluklardan, ne de ölümden korkun’ diye seslendi.
Çin ordusu, 2 milyon askeriyle dünyanın en büyük askeri personele sahip silahlı gücü konumunda.
Amerika’nın güvenlik stratejisini ‘Çin tehdidine’ karşı şekillendirmesine de yol açan bu gelişmelerin seyri ise gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor.
Amerika dünyayı yeniden dizayn etmeye uğraşırken evindeki temizlikten ise çok da emin değil.
Gittikçe daralan ekonomisini savaş gerginliğinin getireceği rantla düzeltmeye çalışıyor.
Cumhuriyetçilerden, eski başkan adayı ve eski Teksas Senatörü Ron Paul, Başkan Trump’ın kendisini mali istikrar konusunda başarılı bulmasını eleştirdi.
(RT) televizyonuna demeç veren Paul, “ABD’nin umursanmadan büyüyen borçlarıyla askeri harcamaları eninde sonunda sistemin çökmesine ve Sovyetler Birliği’nin son günlerindeki gibi yanıp kül olmasına yol açacak” değerlendirmesini yapması da bir hayli ilginç.
“Sovyet sisteminin çöküşüne ABD’deki askeri yapılanma yol açmadı. Sovyetler, bizim gibi serbest piyasa insanlarının tamamen yaşayamaz bulduğu bir sistemle çalışıyorlardı” diyerek ezber bozan Paul, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Faşizm, sosyalizm, komünizm, hatta Keynesçilik yaşayabilir sistemler değildi ve kaçınılmaz olarak çökeceği belliydi. Şimdi aynı durumun ABD için de geçerli!
Sovyet sisteminde olduğu gibi ani ve dehşet verici sona doğru gidiyoruz. Benzer bir süreç olmayacak zira orada bazı ülkeler Sovyet sisteminden ayrılmıştı. Bizim eyaletlerimiz ayrılmayacak, ancak dünya genelinde imparatorluğumuzu daha fazla finanse edemeyeceğimize samimi olarak inanıyorum.
Bize ait olduğunu iddia etmesek de imparatorluğumuz büyük miktarda para ve nüfuz gerektiriyor ve biz imparatorluğu bir arada tutmak için silahla tehdit edip yaptırımları kullanıyoruz. Artık sona yaklaştığımızı düşünüyorum.”
Özetle, dünyanın beş büyüğü her yerde yaralı.
Bu yüzden jeopolitik gerginlikleri savaş arenasına taşımaya oldukça gayret gösteriyorlar.
Dikkatli olmakta fayda var elbette...