Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümünde Afrin kent merkezine giren ordumuzun 58 gün sonra kontrolü ele geçirerek bayrağımızı dalgalandırması olağanüstü bir başarı öyküsüdür.
Ve hem de köyde, kentte yaşayan sivil vatandaşlara zarar vermeden...
Amerika’nın Irak ve Afganistan’a nasıl girdiğini de görmüş biri olarak, savaşın da bir şerefi ve kırmızı çizgileri olmalı diyoruz.
Türk ordusunun ‘şerefli’ olması işte bu yüzdendir.
Afrin kent merkezine giren ordumuz ve özel polis güçlerimizin YPG ve PKK’lılara ait eğitim kamplarını ve silah depolarını bulup kontrol altına alması da daha büyük bir başarıdır.
***
Afrin’deki depolarda çıkan Amerika, Rusya, Bulgaristan ve İran’a ait top, füze ve her türlü silahları gördükçe anlıyoruz ki ‘bize bizden başka dost’ yokmuş.
İmralı’da beslediğimiz eşkıyanın başı ilk yakalandığında ve açılım sürecinde, Türkiye’ye hizmet etmek istediğine dair yığınla yalan söylemişti.
Ve o dönem bu eşkıyanın sözlerine de inanan ve propagandasını yapan yığınla kuş beyinli aramızda yaşıyordu.
İşte, sözün bittiği yer Afrin’dir.
***
Ve PKK’nın otuz beş yıldan beri bitmeyişi bize göre sorgulanmalıdır.
Kandil Dağı’nın bombalanıp durulmasının altında hangi ihanetlerin büyütüldüğünü de anlamalıyız.
İçimizdeki asker ve polis kılıklı teröristlerin kimlerle ihanet dansı yaptıklarını da bilmeliyiz.
Mağduriyet korosu halinde feryat edenlerin kimlerin peşinden gittiklerini ve bu ülkeye nasıl ihanet ettiklerini de bilmeli.
Kırk yıldan beri aramızda ihanet dansı yapanlar artık bilmelidir ki bu ülke bir dans pisti değildir...
***
Ve 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümünde THY’nin ve Doğtaş’ın reklam filmleri ise gözlerimizi yaşarttı.
Birlik ve beraberliğin güzelliğini bize bir kez daha hatırlatanlara teşekkür ediyoruz...