Uzağındayız artık tüm savaşların.
Kıyılarında dolaşırken aykırılıkların.
Bu şehirde sayısını bilemeyeceğimiz kadar insan tanıdık ama tanımayanlardan değil hep tanıdıklarımızca vurulduk...
Tanımadıklarımız değildi bizi arkadan hançerleyen.
“Kar yağmış yollara silinmiş izler” misali ifadesiz yüzler topluluğuyla çevrelenmiş meğerse her yanımız.
Ayakta durmaya çalıştık yine de.
Küsmedik hayata, üzülmedik.
Kederini yüreğinde, neşesini yüzünde taşıyanlardan olmaya çalıştık.
İnsan çoğu zaman kendini kentin sokaklarından toplar...
Ve her bir tarafına dağılmış parçalarını...
Geçtiği her yerde kendine ait bir şeyler bulur.
Hatıralarını avuçla toplar iki damla gözyaşıyla...
***
Kendini yaşayanlardan ve kendini taşıyanlardan hiç olmadık.
Başka hayatlara ait kavgalar verdik.
Aldanmadık ve aldatmadık ama her yanımızda acı bir hatıra taşıdık.
***
“Hey sen, dalgın kadın” şarkısındaki gibi peşine düştüğümüz kaç hayali sevdaya yenik düştük, sayısını hâlâ bilmiyoruz.
Siyah bir akşamüstü vakitlerde gri bulutlara küstük belki de.
Eyüp Sultan’ın huzurundaki avluda iki dostun vedasında gizlidir hayat.
Biri gider, biri de kalır okyanus kadar büyük bir şehrin ortasında.
Ay ışığına mektuplar yazılır kuytu bir köşe başında.
***
Güzel bir dostumuz diyordu ki “Altı kırk beş trenine binip de gideceğim bir gün bu şehirden” ama istasyonlarında esir düştük sanki ve o günden beri kaç milyon tren geçip gitti bilmiyoruz ama her geçen bir yanımızı alıp da götürdü.
Bu yüzden bir yanımız kurumuş bir ağaç, diğer yanımız karlı kayın ormanındaki sedir ağaçları gibi.
Heybemizde derin bir yalnızlık uyuyor.
Alıp da gelmek istiyoruz bir denizin kenarında buluşmaya doğru.
Yüreğimizde taşıdığımız her sır müzedeki tablolar gibi içimizdeki duvarlara asılı.
Ve uçurumları saklayan gözlerden düşebilmenin korkusu vardı.
Büyük bir boşluğa doğru bakanların dağılmış saçları, yırtılmış bir gecenin yarısında elbiseleri.
***
Savaşların uzağındayız ama biraz uzağımızda yıkılmış kentlerde insanlar bir lokma ekmek arayışında.
Geleceği avuçlarından alınmış bir neslin çocukları öfkeyle büyüyor biraz daha.
Aşktan yoksun kalmışların topraklarında kurşun sesleri bölüyor geceleri.