“Yağmur çiseliyor” şarkısını mırıldanarak geziyoruz ama alabildiğine yağmur yağıyor...
Islak kaldırımlarında yüzlerce şemsiyeli kadın ve erkek koşuşturuyor...
Kış sanki her yere küsmüş gibi...
Kar birçok ülkenin dağlarında dahi yok...
***
Paris’in en güzel caddelerinden, Montmartre’ın salkımlarla kaplı sokağı Rue de l’Abreuvoir’da rüzgâr fırtına gibi esiyor...
Picasso’nun, Degas’ın, Renoir’ın yeniden dolaştığını hissediyor gibiyiz...
Seine Nehri kenarından giderken Quai de l’Hotel de Ville’e geldiğinizde sağ tarafımızda kalan, yeşillikleri ve masalsı evleriyle adeta bizi büyülü bir dünyaya götüren caddeye geldiğimizde Johnny Depp’in 9. Kapı filmine sahne olan Café Louis Philippe’te dostlarla buluşup konuştuk...
İçinden çıkmaya zorlandığımız o kadar çok konu başlığı birikmiş ki aklımızda...
Ve eski günlerin içinde kalan, yarım bıraktığımız, unutulmayan, unutamadıkları-mızın da muhasebesini yapmaya çalıştık...
***
Dostlarımız-dan biri masada duran eski tarihli Le Figaro gazetesini alıp Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “Operasyonlar terörle mücadeleyle sınırlı kalmalı” açıklamasının haberini okuyor bize...
Macron, Türkiye’nin operasyonları Batılı müttefikleriyle koordinasyon içerisinde yürütmesi gerektiğini söylemiş ve eklemiş:
“Eğer bu operasyon teröristlere karşı mücadeleden çıkıp bir işgal operasyonuna dönüşürse bizim için büyük bir sorun haline gelir!”
Kendileriyle Türkiye’yi karıştıran Macron’a birilerinin Fransa’nın, IŞİD ile mücadele kapsamında YPG’ye silah yardımı yapan ülkeler arasında olduğunu da hatırlatarak, “Türkiye’nin sınırındaki bu topraklarda Fransa’nın ne işi var?” sorusunu sormalıydı...
***
Doğu’ya giden her ekspres bizleri işgale gelmiştir.
Hiçbir seferleri masum değil, olmadı da...
Doğu’dan Batı’ya giden her eksprestekiler ise bizler gibi silahsız ve iyilerin izlerini aramakla meşgul oldu...