Amerika agresif davranmaya devam ediyor.
Trump ise ülkesinde siyasi pozisyonunu güçlendirmek için Türkiye’yi sürekli ateşe atmakla tehdit ediyor.
İş adamı kafasıyla uluslararası siyaseti yönlendirmeye çalışıyor.
Anlıyoruz ki, devletlerin dostu yokmuş...
Ve düşmanı da...
Yani, sürekliliği yok...
Çıkarları var imiş.
Ve her geçen gün bunu daha net görüyoruz.
***
Trump, kendi içinde büyük çelişkiler yaşayan ilginç bir lider.
İç siyasette pozisyonunu koruyabilmek uğruna sürekli agresif bir dış siyaset tarzı geliştirmiş.
Papaz Brunson ile yatıp kalkıyor geldiği günden beri.
Ve Türkiye’deki hukukun üstünlüğünü de hiçe sayarak.
“Ver papazı al papazı” dediğimizde ise arkasını dönüp gidiyor.
Demek ki, bizi yıllardan beri karıştıran, kavga ettiren, savaştıran da kendileri idi.
Bunu söylüyorduk ama bazıları ısrarla bizleri komplo teorisyeni ilan ediyordu.
Ve karamsar düşündüğümüzü...
***
Amerika’nın en çok izlediği bir yol; tehdit siyaseti.
Demokrasi masallarını ise kendine değil sadece bize anlatıyor.
Kendi ülkesinin medyası ve kamuoyu da bunun hesabını sormuyor.
Tek isteği papazı uçağa koyup göndermemizi bekliyor ve papazı da ülkesinde törenle karşılayıp güç gösterisinde bulunmayı istiyor.
Çünkü, ülkesindeki kendi yangınını söndürmek kendi işine geliyor.
***
Adalet ve İçişleri bakanlarımıza yaptırım uygulama kararı bize göre de skandal bir tavırdır.
Davranış bozukluğuyla iki ülke ilişkileri rayına oturmaz.
Ülkemizdeki döviz kurları olağanüstü değişmeye başladı.
Ekonomik kriz tetikçiliği yapan Amerika kendince yeni bir ateş topuyla oynamaya başladı.
Batılı efendiler ise Türkiye’yi köşeye sıkıştırabilmek uğruna kendince hukuksuz olduğuna inandığı hukuki kararların hesabını bize soruyor.
Kendi ayıplarını ise hiç görmüyor...
Derebeyi siyaseti yapmak artık Batılı kafaların yeni stratejisi haline gelmiş...
