Türkiye'de her yüz çocukta bir dudak yarığı görülüyor. Dudak ameliyatı üç aya kadar, damak ise bir yaşında yapılmalı... Her yıl ortalama 40-50 bin kişi yanıyor. Her yaralanan 15 kişiden biri özürlü kalıyor. Güneşe bağlı cilt kanseri arttı. Güneşe çıkınca en az 20 faktörlü krem kullanmalı saat onbir ile iki arası denize girmemeli. Sigara, alkol, kahve, çay gibi alışkanlık yapan her şeyden uzak durmalı. Doğru beslenmeli. Vitamin, mineral, ve vücudun serbest oksijen kullanımına sebep olan antioksidanlar, düzenli ve bilinçli kullanılmalı. Suyun bile nasıl, ne zaman içileceğinin kuralları var. Hareket etmek şart...
Prof. Dr. Güler Gürsu ve Prof. Dr. Zafer Hasçelik'le sağlık üzerine muhabbet ettik. Ama önce haberi vereyim, sonra öğrendiklerimi aktarayım.
Ankara merkezli "Akdeniz-Ethos Sağlık Hizmetleri" artık Bodrum'da da hizmet verecek. Uluslararası Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Güler Gürsu ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Zafer Hasçelik estetik-plastik cerrahi ve fiziksel tıp dalında sorumlu konsültan hekim olarak Özel Bodrum Hastanesi'nde hizmet verecekler. Bu dallardan birinde VİP hizmet görmek isteyen konuklar Bodrum Havaalanı'ndan alınacaklar, müzeye kayıtlı eserlerle süslü bir butik otel olan Merve Park Otel'de ağırlanacaklar, estetik-plastik ya da fiziksel tıp tedavileri isterlerse gizlilik içinde yapılacak ve tekrar uçağa bindirilip, güzelleşmiş ya da tedavi görmüş bir şekilde evlerine yollanacaklar.
Gürsu ve Hasçelik ısrarla "yaşam kalitesini artırmak"tan söz ediyorlar ve
"herkes makineden çıkmış gibi genç ve güzel olamaz, kendine güvenli, mutlu yaşaması gerekir, biraz da kırışıklardan kurtulmuş olabilirler" diyorlar.
Bu merkezde herkesin kendi durumu saptanıyor ve buna göre kaliteli yaşam biçimi sunuluyor. Buna estetik cerrahi de dahil olabiliyor.
Prof. Dr. Güler Gürsu estetik cerrahi üzerine ilginç şeyler söylüyor, örneğin,
"ondan bundan duyup bir doktor seçerek operasyon yaptırmak komşunun gözlüğü ile okumak gibi cehalettir" diyor. Gürsu'ya göre estetik ameliyat olunacak doktoru araştırmak gerekiyor.
Nereden mezun olmuş, ihtisasını nerede yapmış, derneğe kayıtlı mı öğrenmeli... Bunun için Plastik ve Rekonstrüktüf Cerrahi Derneği Başkanı Arman Çağdaş'tan doktorlar hakkında bilgi edinilebilir. Plastik cerrah olmayanlar bile bunu yapıyor ve bunun cezası var. Plastik cerrahi eğitimi 12 yıl sürüyor. Onun için sadece yetenek yeterli olamıyor. Plastik ve rekonstrüktüf cerrahi ilk kez İngiltere ve Amerika'da kurulmuş, o nedenle geçerli olan Anglo Saxon eğitimi diyorlar...
Gürsu'ya göre doktorun kendi reklamını yapmaması lazım. Bu etik değil, zaten onlar da bu yüzden kuruluşun adını ethos koymuşlar. Halk bu konuda bilgilendirilmeli ama ne yazık kı bunun sansasyonel bir yanı olmadığı için atlanıyor. Mesela yüzünüze ne enjekte edildiğini sormalısınız. Bu bir sır olamaz. Dr. Gürsu, ünlü
Fransız Doktor Dray'e şiddetle karşı çıkıyor. "O bir pratisyen hekim, üç ay diet eğitimi görmüş, onu bu kadar ünlü yapan bilinçsiz Türk toplumudur" diyor. Cilt altına zerkedilen kolajen çoğu yerde problem yaratmış ve vazgeçilmiş. Kolajen ve silikon gibi cilt altına enjekte edilen maddeler bağ dokusunu kaldırıyor, vücut tarafından kolay atılmadığı için de kalıcı. Ancak vücut yabancı maddeleri sevmiyor ve bunların etrafını hücre hapsine alarak bir savaş başlatıyor. İşte bu sırada kızarmalar, şişmeler oluşuyor, savaş durulduğunda ise izler oluşuyor. Onun için az az yapmak lazım. Bu maddelerin daha ziyade kaza sonucu ameliyatlarda kullanılması gerekiyor.
Cilt altına zerkedilecek en sağlıklı madde insanın kendi yağı ancak bu da kalıcı değil. Miktarın yüzde 70'i bu hücre savaşı nedeniyle 3-6 ay içinde eriyip gidiyor. Lazer ise yakıyor, yok etmiyor. Gürsu, "kesilen yerde iz kalır, işimiz bunları saklamaktır" diyor. Güler Gürsu'ya nasıl bu kadar genç göründüğünü ve böylesine dinamik olduğunu soruyorum ve ilginç bir yanıt alıyorum;
"inandığım şeyleri yaptım, doğru söyledim, genç kaldım".Zafer Hasçelik'in işi, kas-iskelet sistemi ile sorunu olan herkesle... Mesela hareketsiz yaşam biçiminin getirdiği duruş bozuklukları, romatizmal hastalıklar yani hareket bilimi ile ilgili herşey. Hasçelik'e göre insan aslında 200 yaşına kadar yaşayabilir ama Türkiye'de kadınların ortalama yaşı 73 erkeklerin 68.
Vücudumuzu kötü kullandığımız için çok yaşayamıyoruz. Hareketsiz olmak insan yaşamını ciddi biçimde tehdit ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği haftada üç gün,
yarım saat, kişisel olarak çıkabileceğiniz en üst düzey iş yükünün yüzde 75'ini yapmak. Yani her türlü hareket, aletli aletsiz jimnastik, yürüyüş, yüzmek, bisiklet... Bu düzeyde egzersiz yapılırsa hormonlar optimal düzeye çıkıyor, endorfin düzeyi artıyor bu da yüzde gevşeme yaptığından insan mutlu bir ifadeye kavuşuyor.
Hasçelik 21. yüzyıl aktivitesini DANS olarak yorumluyor ve "dans terapi"den söz ediyor.
"Hareketlerin en iyisi dans" diyor. Hiçbir şey yapamıyorsanız, evde dans ediverin. Hem hareket etmiş olursunuz hem de neşelenirsiniz.
Bir Çinli doktor da bana aynı söylemişti
"en yararlı hareketler dans etmek, seks yapmak ve merdiven çıkmak" demişti. Hasçelik de bunu onaylıyor ama "dizinizde bir arıza varsa merdiven çıkamazsınız ama ötekileri yapabilirsiniz" diyor.
Aman TV5 kaldırılmasın
Kablo TV’de hangi kanallar olmalı, hangileri çıkmalı konusu geçtiğimiz haftalarda da sürdü... Yine mektuplar, fakslar geldi... Yine şikayetçi yüzlerce okur yakındı... Gelen mektupları Türk Telekom Genel Müdürü Fatih Mehmet Yurdal’a gönderdim. Zaten o da yazımın çıktığının ertesi günü “istenen düzeltmelerin yapılacağına dair" bir mektup göndererek iyi niyetini kanıtladı.
Kablo TV izleyicilerinin görüşleri arasında bir tutarlılık vardı, Fransız TV5 ve İspanyol TVE kanalları dışında. Fransızca ve İspanyolca bilen ya da öğrenmeye çalışan okurlar, TV5’in mutlaka kalması gerektiğini söylediler. Özellikle TV5’in “çıkması gereken kanallar" arasında adının geçmesi pek çok kişiyi rahatsız etti. Belli oldu ki izleyici “her dilden kaliteli bir kanal" mutlaka istiyor. Dilerim bu yazı çıktığında sorunlar çözümlenmiştir bile.
Uçan Süpürge güzel uçuyor...
Uçan Süpürge’nin organize ettiği Kadın Filmleri Festivali’nin üçüncüsü bu yıl 4-11 mayıs tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşecek. Festivalin önemli konuklarından biri Yunanlı şarkıcı Katerina Moutsatsos. Katerina Kayıkçı filminde Çeşmeli sağır dilsiz balıkçıya (Mehmet Ali Alabora) aşık olan Evdokia’yı canlandırmıştı.
Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri festivali Türkiye’de tek ve gerçekten çok düzeyli, heyecanlı bir festival gerçekleştiriyorlar. Bu yıl festivalde Biket İlhan, Yeşim Ustaoğlu, Handan ipekçi, Tomris Giritlioğlu’nun yanısıra İran, Polonya, Amerika, Fransa, Almanya ve Bulgaristan’dan gelen kadın yönetmenlerin filmleri katılacak ve sinemaseverler Türk ve konuk yönetmenlerle söyleşi imkanı bulacak.
Hep birlikte Ankara’da olmak dileğiyle...
Yazara E-Posta:
d.asena@milliyet.com.tr