Trump adaylığını bir sloganla ilan etmişti: Make America Great Again. Amerika’yı yeniden eski ihtişamına kavuşturmak! Yeniden Büyük Amerika’yı inşa etmek. Twitter ve diğer sosyal mecralarda #MAGA etiketiyle arama yapın; lehte-aleyhte milyonlarca mesaj göreceksiniz.
Trump seçileli bir yıldan fazla zaman geçti. Amerika yeniden “büyük” oldu mu? Bunu tartışmaya bile gerek yok. İşsizlikteki bir iki puan düşüşe bakarak “Ekonomi canlandı” sananların aksine, Amerika’yı terk ederek Çin’e, Hindistan’a kaçak yatırımcı sayısı çok yüksek. Köprüler, tüneller hâlâ çöküyor; bankacılık sistemi hâlâ IBAN’a geçemedi. Washington’daki devlet binalarının yarısı kullanılamaz halde.
Ama Trump İsrail’i büyük yapma yolunda kararla ilerliyor.
Ne var ki ABD’nin şu anda Avrupa’da müttefik diye sarılabileceği bir İngiltere, bir Fransa, bir Almanya değil; Macaristan, Arnavutluk, Makedonya, Sırbistan, Çek Cumhuriyeti. Ha, tabii Avusturya’yı da unutmamak lazım.
129 ülke ABD’nin elçiliğini Kudüs’e taşıma kararını kınayan BM tasarısına olumlu oy vermişti. ABD’nin bu ülkelerden bir kısmının kolunu büktüğü, BM oylamasında ABD’den yana oy veren 9 ülke varken şimdi Kudüs’teki “elçilik açma” törenine 33 ülkenin katıldığı belirlendi. (Bunların 11’i halkı Müslüman Afrika ülkeleri!)
Kudüs’te Trump’ın kızıyla-damadıyla, kendisi de işgal altındaki Filistin topraklarına yerleşmiş bir Musevi olan büyükelçisi ile alkışlı kahkahalı elçilik açma töreni yapılırken, 60’a yakın Filistinli genç, çoğu keskin nişancılarla hedef gözetilerek, diğerleri hedef gözetmeksizin masum yürüyüşçülerin üzerine gerçek mermilerle ateş açılarak katlediliyordu.
Umulur ki bu Afrikalılar ve diğer ülkeler, bu katliamı gördükten sonra, elçilik törenine katıldıkları için pişman olmuşlardır. Bu törene katılan ve elçiliğini ABD gibi Kudüs’e, işgal altındaki Arap topraklarına taşıyan bütün ülkeler unutmamalılar ki sıkılan o tetiklerde kendilerinin de parmağı vardır.
Trump, başı içeride derde girdikçe, Kongre adım adım azil kararına doğru yaklaştıkça, daha büyük kumarlar oynamaya, ABD’yi çok daha büyük felaketlerin eşiğine doğru itmeye çalışacaktır. Dünya ülkeleri, içeriksiz kınamaları bir kenara bırakarak, 1973’te Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği’nin (OAPEC) tüm Batı ülkelerine ilan ettiği gibi bir toplu tepki içine girmelidirler. Yom Kippur Savaşı’nda ABD’nin İsrail ordusuna destek vermesine karşılık olarak, OAPEC, ABD ve savaşta İsrail’den yana tavır sergileyen ülkelere artık petrol ihraç etmeyeceğini açıklamış ve Filistin halkı bunun çok yararını görmüştü.
Filistinlilere “Çeneleri kapatarak, İsrail’le iyi geçinmeye başlamaları” tavsiyesinde bulunan Suudi Arabistan’ın tavrına bakarsanız, 45 yıl önceki bu ambargonun bugün ihtimali var mıdır?
Önce Filistin topraklarını işgal eden ve ettiren İngiltere ile Fransa, şimdi de bu işgali meşrulaştırmaya çalışan ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana kartlarını güzel oynadılar doğrusu.
Büyük İsrail’e biraz daha yaklaştık.