Trump’ın işlerini, sosyal medya ile dünya kamuoyu önünde ne diplomatik nezaket ve ne de ulusal-uluslararası güvenlik kaygısı taşımadan uyguladığı yönetim tarzı bir yerden patlak verecek; eğer dün NATO zirvesinde vermedi ise...
Başkan Erdoğan’ın yeni dış politika ve savunma ekibiyle katıldığı bu zirvenin kapalı kapılar ardında kalan bölümünde çok sert tartışmalar olduğu tahmin edilebilir. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile dünyanın bugüne kadar tanık olmadığı sertlikteki atışmalarından sonra, ittifakın yeni karargâhının açılışı kuşkusuz herkes için zehir oldu.
Doğu Avrupa ülkelerinin birbiri ardına alınmasıyla mevcudu 29’a çıkmış olan NATO güya bir savunma ittifakı! Oysa ittifakın Avrupalı üyeleri ile en büyük üyesi ABD arasında Trump’ın başkan olduğu Ocak 2017’den bu yana adeta savaş var. Trump, kapalı-açık her toplantıda ve hemen her hafta sosyal medyada çirkin bir savaş sürdürüyor. Trump, Avrupa ülkelerini NATO anlaşmasında öngörülen yüzde 2’lik savunma bütçesi şartına uymadıkları için bulunabilecek en çirkin sıfatların layık olduğu bir üslupla, kınıyor.
Doğrudur; İngiltere, Yunanistan, Letonya, Estonya, Polonya, Litvanya ve Romanya dışındaki üyeler yüzde 2 kotasını doldurmuyorlar. (Türkiye 2018 tahmini: %1.68) Ama dünyada hiçbir ülke, Çin ve Rusya da dâhil, ABD’nin yüzde 3.5’lik askeri harcamasına yetişemezler ve buna gerek de yok. Kaldı ki İngiltere, Fransa ve Belçika ve Arnavutluk hariç bütün Avrupalı üyeler bu yıl savunma harcamalarını artırdılar ama ABD azalttı.
Trump’ın “Avrupalı ortaklarımız bize borçlarını ne zaman ödeyecekler?” diyen Twitter mesajı belli ki bu sebeple NATO Genel Sekreteri’ni çok kızdırmış ve kendisine “Sevgili Başkan Trump; ABD’nin Avrupa’dan başka müttefiki yoktur. Avrupalı müttefiklerinizi takdir edin çünkü çok müttefikiniz yok!” dediği benzeri nezaketsizlikteki cevabını vermişti.
Trump ise buna zirve öncesi verilen sabah kahvaltısında, Almanya’nın Rusya ile Kuzey Akımı Doğal Gaz Projesi anlaşmasını kınayarak yanıt verdi ve “Almanya Rusya’nın esiri oldu” dedi. Stoltenberg ile adeta karşılıklı atışmalar halinde geçen kahvaltıda “Almanya Rusya’ya gaz için milyarlarca dolar ödüyor ve biz Almanya’yı Rusya’ya karşı savunmak için milyarlar harcıyoruz!” diyen Trump şöyle devam etti:
“Bana sorarsanız, Almanya Rusya’ya esir oldu çünkü enerjisinin çoğunu oradan sağlıyor.”
Daha sonra yapılan zirvenin bundan daha farklı bir havada geçmediğini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu konuşmada ortaya çıkan bir gerçek ABD’nin Rusya ile yapılan, başta enerji olmak üzere her türlü ticarete hangi gözle baktığı oldu. Eğer ABD Almanya’nın Rusya’dan enerji ithalatına “Rusya’ya esir olmak” diyorsa, Rusya ile ortak ciddi bir hava savunma sistemi kurmakta olan Türkiye’ye hangi gözle baktığını kestirmek de kolaydır. Nitekim, Kongre’de Trump’a yakın milletvekili ve senatörlerin F-35 ambargosunu sağlamak için yaptıkları girişimler böyle bir bakış açısının ürünüdür.
Batı ittifakı, sonun başlangıcında görünüyor.