Hakkı Öcal

Hakkı Öcal

hakki.ocal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başkan Donald Trump’ın kabinesi, iki grup bakandan oluşuyor: Trump’ın hayranları ve yetişkinler. Bu ikinci grubun başlıca görevi, Trump’ın “çocukluklarını” düzeltmek, kötü etkilerini hafifletmek, tabir yerindeyse Trump’ın kırıp döktüğünü onarmak.

Bu ekibin gelmiş-geçmiş üyeleri arasında kimler yoktu ki? Ulusal güvenlik alanında Michael Flynn, Keith Kellogg, H. R. McMaster, Dışişleri Bakanı olarak Rex Tillerson, Beyaz Saray Genel Sekreteri olarak Reince Priebus ve birçok diğerleri... Bu kişiler arasında Trump’ı düzeltme işini abartan oldu ve tabii bunlar anında atıldı. Trump’ı gerektiği kadar ve uygun bir üslupla düzeltenlerin başında adalet ve savunma bakanları var.

Haberin Devamı

Savunma Bakanı Jim Mattis, (halen Suriye siyasetini uygulamakla görevli Orgeneral Joseph Votel’in komutasındaki) Merkezi Kuvvetler Komutanlığı’ndan emekli olmuş, ABD’nin Afganistan ve Irak operasyonlarını yönetmiş bir eski asker. Irak savaşı sırasında, 1 Mart 2003 tezkeresi sırasında Türkiye’nin tutumunu eleştirdiği söylenen, ama bir asker olarak siyasete burnunu sokmamış olan Mattis, bu sırada bir şeyi çok iyi öğrenmişti: Türkiye, bölgede ABD’nin güvenebileceği tek ciddî müttefiktir. Mattis birçok demecinde, ülkesinin Obama yönetiminden miras kalan Irak ve Suriye siyasetlerini beğenmediğini de açıkça söylemişti.

Rex Tillerson ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Menbiç ve sonrasına ilişkin yol haritasının belirlenmesi için ortak komisyonlar oluşturulması fikrini desteklemiş, heyetlerde yer alacak asker üyeleri derhal atamıştı. Bu plan, yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından da desteklenince, Suriye’de Votel’in komutasındaki ABD askerleri TSK ile ortak devriyelere başlamışlardı.

Mattis, şu kadar yatırım yaptığımız ve imalat ortağı olduğumuz F-35 savaş uçakları için Kongre’nin ambargo çağrısı yaptığı günün ertesinde, ilk F-35’in Türkiye’ye teslimi ve Türk pilotların bu uçaklarla eğitime başlaması emrini vermişti. Mattis’in Trump ve oyun arkadaşlarının çocukluklarını son düzeltme çabası, Evanjelik din adamı Andrew Brunson’ın derhal serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye (ne olduğu belirtilmeyen) ambargolar uygulanacağı tehditlerine ilişkin oldu. Mattis, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, Başkan ve yardımcısının mesajlarının ABD silahlı kuvvetlerini etkilemediğini söyledi.

Haberin Devamı

Mattis’e, NeoConlar, Evanjelikler, aşırı muhafazakârlar hep bir ağızdan hücuma başladı. Saldırı borusunu çalan, Michael Rubin oldu. Yıllarca kendi ortaya attığı kavramlarla “cihatçılara”, “İslamcılara” saldıran ama Oslo görüşmelerinin sızdırılmasından sonra “Yanılmışım, Fetullah Gülen iyi adammış” diyerek, açık ve seçik Türkiye aleyhtarlığı sergileyen Rubin, 15 Temmuz’u savundu ve o günden sonra Twitter’da Türkçe mesajlar atmaya başladı. Mattis için “ABD için büyük bir hayal kırıklığı oldu” diyen Rubin, “Bu miyop adam, Erdoğan’a büyük bir zafer armağan etti. Onun ‘güçlü lider’ imajına katkıda bulundu” diye yazdı.

Mattis bu saldırılarılara ne kadar dayanabilir ve Trump’a diklenebilir?