Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ı çoğumuz, paramızın başına gelen ani değer kaybı felaketinin, ABD’nin kasıtlı bir eylemi olduğunu itiraf anlamına gelen tehditlerine kadar tanımazdık. Oysa bu zatın marifet listesi çok eskilere uzanıyor ve çok kabarık...
Çeşitli bakanlıklarda yüksek düzeyde görevlerde bulunmuş olan Bolton, Siyonizm’i ırkçılık olarak niteleyen BM Genel Kurul kararını geri çevirttiren Dışişleri Bakan Yardımcısı idi. BM’ye ABD temsilcisi olarak atandığı kısa dönemde İsrail’i kınayan kararlarıyla tanınan İnsan Hakları Komisyonu’nun kaldırılmasını sağlamıştı. Washington’daki dışişleri ve savunma bürokrasisinin nefretini ideolojisi ile üzerinde toplamış olan, Clinton-Obama yıllarında kenara itildikten sonra, Trump tarafından yeniden sahneye çıkartılan Bolton, Suudiler ve onların şürekası körfez emirlerini İsrail ile barışa ikna etmek için stratejiler geliştiren kişidir. Trump’ın ABD büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı da onundur. İşgal altındaki Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı Bolton’ın fikridir; bu sırada yaptığı konuşmaların
yazarı da bizzat Bolton’dır.
Şimdi anlıyoruz ki TL’nin Trump’ın Twitter mesajlarından sonra dünyanın dört bucağındaki piyasalarda eşzamanlı değer kaybı ve derecelendirme kuruluşlarının eşgüdümlü kötü not açıklamalarının arkasındaki görünmez el, Bolton’a aitmiş.
Gerçi el kimin olursa olsun, Türkiye’ye yapılan bu düşmanca kötülüğün iradesi ABD’nindir ve Trump sonrası dönemde Türk halkının gözündeki önemi hemen hemen sıfıra inen batı ittifakına eski önemini kazandırmak epey zor olacaktır.
Bolton’ın bu itiraf-tehdit karması demecini verdiği yer İsrail’di ve bu zat, orada sadece Türkiye konusunda demeç vermek için bulunmuyordu. Ziyaretin ertesinde yazılanlar, özellikle Netanyahu’nun (tıpkı Trump gibi) kendisini iç siyasetteki güçlüklerden, hatta mahkemeden kurtarmak için sanki o ülkede hiç Arap yaşamıyormuş, ortada bir Filistin meselesi yokmuş, bu dünyada şu kadar milyon Müslüman bulunmuyormuş gibi, İsrail’i Yahudi ırkının devleti ilan etmek dahil üç gün sonra iflas edecek siyasetlerinden bıkmış olan yazarlar, Bolton’ın Kudüs’ten sonra sıranın işgal altındaki Suriye toprağı Golan’ın daimi surette İsrail’e ilhakı işini kotarmaya geldiğini yazıyorlar. Golan, Gazze ve Kudüs’ün toplamından dört kat daha büyük ve Hatay ilimizin yarısı kadar geniştir. Osmanlı’nın Levant bölgesinin en değerli parçası olan Golan, tarım, madencilik ve sulama açısından Suriye için çok önemli. Ancak asıl önemi, bu alanın kuzey İsrail’e tepeden bakan, stratejik konumu.
Şu anda Suriye bir katilin elinde ve onun adına konuşan ne Rusya ve ne de İran, Suriye halkının geleceği ile. Onlar sadece kendi anlık taktik kazanımlarıyla uğraşıyorlar.
Bu hengamede, ABD bir olup-bitti ile İsrail’in Golan’ın üzerine yatmasını sağlarsa, başta Suriye halkı olmak üzere, bütün İslam coğrafyası kayba uğramış olacaktır.
Vah o İslam coğrafyasına ki, bugün bir avuç Boltonların elinde, oyuncak olmaktadır.