Afrin’deki harekatın ve daha sonra yapılacağı artık hemen hemen kesinleşmiş olan Doğu Fırat operasyonunun, sadece Türkiye için değil aynı zamanda, İran, Irak ve Suriye için de yapıldığını anlamamak mümkün müdür? Belki Farsça’ya çevrilmedi, ama 2012’de Abdullah Öcalan adıyla yayınlanan “War and Peace in Kurdistan” (Kürdistan’da Savaş ve Barış) adlı kitapta, açık ve seçik Irak ve Suriye’nin “Dört parçayı birleştiren tek Kürdistan hayali” için harekete geçilmesi gereken ülkeler olduğu, bunu önce İran’ın sonra da Türkiye’nin izleyeceği yazılıyor. Bunu bilmek için bir terör örgütü kurucusunun kitap yazması da gerekmiyor. Sadece 1985’den bu yana PKK denen terör örgütünün nasıl geliştiğini incelemek yeterlidir. Bu örgütün nerelerde, ne tür örgütlenmelere gittiğine bakmak bile terör elebaşının “büyük planını” anlamak için gerekli tüm bilgileri sunabilir. Bu dört ülkede, ait oldukları geniş toplumun üyesi olarak yaşayan Kürt topluluklarının, istikbali olan gençleri nerelerde ve nasıl bir ölümün önüne ittiklerine bakmak, PKK’nın peşinde olduğu büyük tasavvuru açıklar sanıyorum.
Türkiye, Suriye’de oluşan kanton yapılanmasına karşı çıkmakla bu yapının Suriye’ye zorla dayatılarak, önce özerklik, sonra bağımsızlık verilerek “Dört parçayı birleştirme” girişiminin bağrına hançer saplamış oluyor. Bunu, Trump bile anlıyor da, Acem mollalar anlamıyor mu? Bunu Korgeneral Funk anlıyor da, Tümgeneral Kasım Süleymani anlamıyor mu? Bunu Putin anlıyor da, katil Esad anlamıyor mu?
Türk halkının anlamadığı da bu: Nasıl oluyor da İran-Suriye ittifakını temsil eden 400 araçlık, silah yüklü (kimin silahları?) askeri konvoy, Türkiye’nin oyun planının şu anda merkez noktası olan Afrin’e gitmeye kalkıyor?
Rusya’nın bu oyunun bir parçası olmadığı belirtilmekle birlikte bu “konvoy meselesi”, Astana sürecinin ortakları arasında ciddi bir “diken” olarak belirmiş bulunuyor. Rusya’nın, ABD’li iki yetkili ile önceki hafta yapılan görüşmelerden ve özellikle ikili üç komisyon formülünden hoşlanmamış olması mümkündür. Ancak Rusya anlamalıdır ki, Suriye sorunun bir an önce çözülmesi, olumlu çözülmesi, bu hengameden Suriye’nin ve diğer üç ülkenin toprak bütünlüklerini koruyarak çıkması, Rusya’nın lehinedir. Türkiye, bu çözümü engellediğine inandığı ABD ile daha fazla hasara yol açmadan bir noktada buluşmak istemektedir.
Rusya bilmelidir ki Türkiye, artık burnunun dibinde ABD atom bombalarına depo olmaktan başka işlevi olmayan eski Türkiye değildir. Rusya bunu bilmekle de kalmamalı, Esad ve Hamaney’e de bir güzel anlatmalıdır. Öcalan ve Esad posterleri ile süslenmiş silahlı konvoylar, Zeytin Dalı’na zarar vermez; ama Astana Süreci’ne zarar verir.
Bu zararın sonucu Türkiye’nin 3.5 milyon Suriyeli misafirini biraz daha ağırlamasından başka bir şey olmaz; olamaz. Ama PKK’nın yeni işletmecileri, kollarına sakladıkları kartı çıkartırlar; sadece Suriye ve Irak değil, İran da toprak bütünlüğünü koruyamamış olur.
Çünkü o karttaki haritada İran da üçe bölünmüş görünüyor.