Suriye ilk kez, yani Tunus’ta başlayan Arap Baharı denen şey Suriye’ye sıçradığından bu yana ilk kez, ülkedeki silahlı muhalif gruplarla Rusya’nın müzakereler yapmasını, onları dinlemesini, taleplerini Şam’a aktarmasını olumlu bulduğunu açıkladı. Suriye’de Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanlığı diye bir bakanlık var; başında 2011 yılından beri Sosyal Nasyonalist Parti başkanı Ali Haydar var. Onu özel kılan, Şam Üniversitesi’nde göz doktorluğu okurken, Beşar Esad’ın arkadaşı olmuş olması. Partisini, belki de bu arkadaşlıktan aldığı güvenle, Baas dışındaki partilerin koalisyonuna kattı ve Meclis’e girmeyi başardı. Ne var ki 2014 yılında Baas karşıtı birlikten çekildi ve tamamen Esad’ın “adamı” oldu. Zaten, meclis dışından bakan yapılmış olması da bu durumu gösteriyordu.
Şimdi bu zat diyor ki; Rusya, Şam hükümetiyle görüşmeyi reddeden muhaliflerle görüşmekle, Suriye’de uzlaşmaya hizmet ediyor. İki çocuğundan biri silahlı muhalif grupların tuzağında can vermiş bir kişi olarak bu zatın ve cumhurbaşkanı olduğu ülkenin üçte ikisi silahlı grupların işgalinde bulunan bir kişi olarak Esad’ın 5 yıl, yarım milyon ölü, 3 milyon yaralı ve 5 milyon mülteciden sonra, muhalefetle, dolaylı da olsa, görüşmeleri olumlu bulması kayda değer bir gelişmedir.
Ruslar muhalefetin taleplerini ne ölçüde Şam’a aktarıyorlar? Ali Haydar ve Beşar Esad, muhalefetin ne istediğini ne ölçüde biliyor? Biz bunları bilmiyoruz. Ama Ruslar şu anda üç ateş arasındadır. Bir tarafta Astana’nın hazırladığı ortamda Cenevre Konferansı yapılıyor. Bir tarafta, 100 gün önceki flört havasından çıkmış ve adeta Obama gibi kendisini tehdit eden (ve Obama’dan farklı şekilde, düzensiz, kararsız ve belki de politikasız) bir Trump var. Ve nihayet bir tarafta da Astana’dan bu yana, Suriye konusunda saygın bir paydaş sayılmasını sağlamış olan Türkiye. Bu üçgenin içinde oynamak için Putin’in her şeyden önce güvenilir bir ortak olduğunu göstermesi gerekir ki Türkiye’nin ve ABD’nin güvenli bölge projesinin mimarları arasına girebilsin.
Suriye içinde oluşturulacak “Güvenli Bölge”, Gaziantep, Kilis, Kahramanmaraş, Şanlı Urfa, Hatay kadar güvenli olmadıkça, Türkiye 3 milyona yakın Suriyeli mülteciye, sınırın güneyine geçmelerini teklif edemez. Bu kadın, çocuk ve erkekleri yeniden Esad’ın varil bombalarının tehdidine konu yapmak, her şeyden önce altı yıldır bu insanlara kucak açan ve onca fedâkarlıkta bulunan Türk halkına haksızlıktır.
Esad anlamazsa bile, bunu, evladını savaşa kurban vermiş bir baba olarak Ali Haydar’ın anlaması beklenir. Muhalif denen insanların anavatandan bir tek beklentileri vardır; güvenli bir müzakere ortamı.
Bu ortamı sağlamanın Türkiye açısından bir zorunluk olduğunu anlamak ve anlatmak da Trump’ın yeni ulusal güvenlik danışmanı Korgeneral McMaster’a düşüyor. Üç hafta içinde liberal-demokrat basının kurbanı olan eski danışman Michael Flynn bunu çok iyi biliyor ve Trump’a anlatıyordu. Yeni generalin bir an önce ABD’nin eskisi gibi güvenilir bir dost olmasını sağlaması gerekiyor.