ABD başkanı Donald Trump, son günlerde attığı yüzlerce Twitter mesajlarından birinde akıl sağlığını savunuyor, sıradan akıllı bir kişi değil, bir dahi olduğunu söylüyordu. Evet, ABD’de herkes için kazanması imkansız bir başkanlık yarışı vardır ve geleneksel olarak bu yarışı tamamlayıp, Beyaz Saray’a girmeyi, o koltuğa oturmayı başaran kişilerin zeka düzeyinin çok yüksek, hatta deha seviyesinde
olduğu söylenir.
Ama bu kişilerin ilk yıl içinde icraatlarına bakılarak, bu yargının gerçek olup olmadığı da hemen bilinir.
Trump’ın başı bu kez gerçekten dertte; çünkü en yakınındaki 200’den fazla kişiyle yapılan mülakatlara dayanılarak yazıldığı öne sürülen “Fire and Fury” (Ateş ve Öfke) adlı kitaptaki tanıklıklar, ABD Başkanı’nın ruhsal ve akli dengesinin yerinde olmadığını gösteriyor. Tanıkların başında, kendi ifadesiyle “Trump’ı oraya getiren”, Beyaz Saray’da görevliyken taşıdığı resmi sıfatı ile “baş stratejist” Steve Bannon var. Trump’ın seçimi kazanmayı hiç ama hiç beklemediğini öğreniyoruz Bannon’ın mülakatından. Trump’ın karısı, oğulları ve kızı, kendilerine gelen seçim zaferi haberini “birilerinin kendilerini işlettiğini” düşünecek kadar “meselenin dışında” imişler. Trump’ın kendisi de inanmamış kazandığı haberine!
Sonra bakanlar kurulunun oluşumu krizi patlamış kitaba göre... Trump, karısının, iki oğlunun, kızının ve damadının bakan olmalarında ısrar etmiş. Yüzlerce hukukçu, 20’ye yakın milletvekili ve senatör, Başkan’ı bu “delice fikirden” vazgeçirmek için haftalarca uğraşmışlar.
“Fire and Fury” ifadesi, Trump’ın Kuzey Kore’nin çılgın lideri Kim Jong-un’un roket ve nükleer silah denemelerine başlaması üzerine yaptığı konuşmadan alınmış bulunuyor. Trump o konuşmasında “ABD’nin Kuzey Kore’ye ateş, öfke ve şiddetle karşılık vereceğini” söylemişti. Kitaptan anlaşılan o ki, Trump’ın katıldığı toplantıda kendi görüşüne karşı “Ama...” ile başlayan bir cümleyle karşılık veren herkese, makamı ne olursa olsun “ateş, öfke ve şiddetle” karşılık vermek gibi bir huyu var. Bu ateş ve öfkeden nasibini sık-sık alan Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, milletvekili, senatör ve bazı yazarların önünde Trump’dan “fucking moron” (çevirmesek daha iyi!) diye söz etmişti. Trump ile bakan arasındaki epey bir süren ve içinde çok daha müstehcen kelimelerin geçtiği tartışma hatırlardadır.
Trump, bir çok Beyaz Saray görevlisi tarafından tekrarlanan “narsist”, “Kendinden başkasını dinlemiyor” ve Beyaz Saray’a çağrılan bir psikiyatrın ifadesiyle “Acil vaka” olarak nitelendiğini okuduğumuz kitabın yayını durdurmak
için avukatları marifetiyle harekete geçti; ancak bunda başarılı olamadı.
Kitabı yayınlatmamayı başarsaydı bile dünya halkı, ABD’nin başında bütün menteşeleri yerinde bir liderin bulunmadığını bilmeye devam edecekti. Söyler misiniz, Kudüs’ün işgal altındaki bir Filistin toprağı olduğunu bile bile, bu kutsal toprakları İsrail’in başkenti olarak
tanıma kararını almak
akıllı adam işi midir?