Amerika’yı yöneten askeri cuntanın bir numaralı adamı, Savunma Bakanı (“Kuduz Köpek”) James Mattis, YPG’nin DAEŞ’ten ele geçirilen Suriye topraklarının tekrar DAEŞ teröristlerinin eline geçme ihtimali bulunduğunu öne sürerek, bunu önlemek için PKK teröristleri ile işbirliği yapmaya devam edeceklerini söyledi. Başkan Trump’ın istediği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ifade ettiği gibi, mevcut kargaşaya kesin bir son vererek, YPG’nin silahlandırılmasını durduracakları ve verilen silahları geri alacakları açıklaması beklenirken, ABD Savunma Bakanlığı, bunu yapmamak için adeta sebep icat ediyor.
Hafta sonunda Kahire’ye giderken uçakta gazetelerle konuşan Mattis, Reuters’a göre, silah sevkiyatının durduğuna dair bir şey söylemedi. Mattis, “YPG silahlandırıldı ve koalisyon kuvvetleri saldırı operasyonları durdu, o zaman belli ki buna ihtiyacınız yok; güvenliğe ihtiyacınız var,
polis güçlerine ihtiyaç var, ki bunlar yerel güçlerdir, bunlar DAEŞ’in geri gelmeyeceğinden emin olmayı sağlayacak kişilerdir” dedi.
Şimdi bu kafası-gözü yarılmış ifadeyi, dikkatle ve özenle tercüme ediyorum. Nasıl okursanız okuyun, bu ifadenin tek anlamı vardır; bir bakanın, kendisini o makama getiren kişinin ağzına terliğin tersiyle vurma çabası.
Nitekim bu bakanın kendisi bile değil, sözcüsü, Trump’ın Erdoğan’a söylediği sözlerin mürekkebi kurumadan, reddiye yayınlamıştı. Bu bakan, araştırmacı-yazar Stephen Kinzer’in ifadesiyle, ABD’de yönetimi ele geçirmiş olan askeri cuntanın üyesidir. Kinzer, bir yanlış anlamayı önlemek için askeri cuntaların idareyi sadece bir gece hükumet darbesi yaparak ele geçirmediğini, ABD’de olduğu gibi bazen başkanın, başbakanın bizzat ataması ile de olabildiğini yazıyor. Sanırım, bunu yazarken, iyi bir Türkiye araştırmacısı olan Kinzer’in aklında Nihat Erim hükümetinin oluşturduğu askeri cunta vardı.
Kinzer’in tasnifine göre Savunma Bakanı emekli orgeneral James Mattis, Beyaz Saray Genel Sekreteri (bunu başbakan gibi değerlendirebilirsiniz) emekli tümgeneral John Kelly, Ulusal güvenlik Başdanışmanı emekli general H.R. McMaster, bu cuntanın merkez kadrosunu oluşturuyor. Trump’ın “Generallerim” diye hitap ettiği bu ekibin, geleneksel olarak sivillerden oluşan bütün yardımcılıklarına emekli ve muvazzaf askerleri atadıkları biliniyor. Şimdi Dışişleri Bakanlığı’nın da Rex Tillerson’ın elinden alınıp, şu anda ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı CIA’in başkanı olan West Point Askeri Akademisi mezunu Mike Pompeo’a verileceği ihtimalinden söz ediliyor.
Böylece iki önemli bakanlığı elinde tutan tam bir cunta oluşmuş olacak. Bu cuntanın üç üyesi, Türkiye’nin 1 Mart muhtırasını reddetmesi sırasında Irak’ta görev yapan generallerdi. Mattis, peşmergeye düzenli ordu niteliği kazandıran eğit-donat projesinin de, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’ni Irak anayasasına itinayla yerleştirilmesinin de mimarıydı. Kelly ve McMaster da önce Afganistan’da sonra Irak’ta görev yaptılar.
Belli ki Türkiye sevgileri o günlerden kalma!