Trump’ın siyasetinde (kendine göre) bir rasyonel bulunduğu yolundaki açıklamalar artıyor ve bu satırların yazarı da Trump’ın “iyi polis-kötü polis” oyunuyla rakibini istediği yola getirme taktiğinden söz ediyordu. Ne kadar çarpık olursa olsun, rasyonel her çaba bir akıl ürünüdür. Ancak İran siyaseti, Trump’ın akıl sınırlarını geride bıraktığını gösteriyor.
Trump’ın adaylığını açıkladığı andan itibaren seçilebilmek için tüm çabasını baba-oğul Bushlar ve Obama’nın yanlış siyasetleri tezine bina ettiğini hatırlayalım. Afganistan ve Irak savaşlarının Amerika’nın “kanını kuruttuğunu” mitinglerinde ana tema yapan Trump, bu savaşların yalan üzerine kurulu olduğunu söyledi durdu. Hatırlayın, AB ve Rusya Taliban’ın Afganistan’ı ele geçirdiği iddiasını yalanlamış, BM Silah Kontrol Dairesi de art arda yaptığı teftişlerde, Irak’ın kitle imha silahlarının olmadığını açıklamıştı. ABD Başkanı ve İngiltere Başbakanı ise, Usame bin Ladin’in ve Saddam Hüseyin’in Batı dünyasına karşı bir cihat hazırlığı içinde olduğunu söyleyerek, bu iki ülkeyi, etnik, siyasal ve ekonomik uçurumlardan aşağı itmişlerdi. Bush ve Tony Blair’in dünyaya meydan okuyarak açtıkları bu savaşlar konusundaki tek kanıtları İsrail istihbaratıydı.
O zaman Dışişleri Bakan Yardımcısı olan Netanyahu, ABD televizyonlarını kapı kapı dolaşarak, Irak’ın elinde kitle imha silahlarının olduğunu söylüyordu. Bu konuşmaların kayıtları YouTube’da hâlâ duruyor. (youtu.be/ZBUZplUsuik)
Ne oldu? Trump’ın ağzından aktaralım. 2004’te Irak’ın işgaline olumlu oy vermiş olan Demokrat aday Hillary Clinton ile 2016 Şubat’ında yaptığı açık oturumda Trump diyordu ki:
“Irak’a girmeyin, Irak’a saldırmayın diyen bendim. Bunu bağıra bağıra söyledim. Bu siyaset bize felaket getirdi. Ben başkan olduğumda Amerika, Afganistan ve Irak’taki yalanlara bina edilmiş bu savaşlardan çekilecek, bu ülkelerden çıkacaktır.”
Şimdi aynı Netanyahu, İngiltere, Almanya, Fransa, AB Komisyonu, BM Genel Sekreteri ile Rusya’nın aksine görüşlerine rağmen, İran’ın nükleer silah araştırmasına devam ettiğine dair bir tiyatro sergiledi; içeriği belirsiz birtakım dosyalar ve CD’ler göstererek, İran’ın gizli belgelerini ele geçirdiğini öne sürdü. Bush’un savaşlarının mimarı John Bolton’ı kendine güvenlik danışmanı yapmış olan Trump, Netanyahu’nun açıklamalarına, İran’ın dünyayı kandırdığına ilişkin aradığı kanıt diye sarıldı.
ABD’nin çekilmesine rağmen Türkiye ve Brezilya’nın temelini attığı, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya, Almanya tarafından da imzalanmış olan anlaşma hâlâ geçerli. Trump, başında sallanan azil kılıcından kurtulmak için daha çılgın kararlar alacak ve İran’a ve onunla ticaret yapacak ülkelere ambargoları geri getirecektir.
BM, ABD olmadan İran’ın anlaşmaya riayetini denetlemenin imkânsız olduğunu bildiriyor. Bu serbestlik, İran’a kolları sıvama cesareti verir. Netanyahu, bu durumu İran’da, nükleer tesis saydığı yerleri bombalama sebebi olarak görebilir.
Cinnet aklı alır götürür. O noktaya doğru hızla kayıyoruz.