İnsanın inanası gelmiyor; ortada 52 ülkeyi içine alabilecek, (Kanada Los Angeles, Fransa, Teksas kadar alana sahip!) ulusal geliri dünyanın tüm gelirinin yüzde 25’i!.. Dünyadaki en büyük, en zengin, en değerli, en çok öğrencisi olan 100 üniversitesinin 61’ine sahip bir ülke ABD. Ama başka bir ülkenin yargı sürecini durdurup, sanık olarak yargılanan vatandaşını geri isteme hakkına sahip
olduğunu sanıyor...
Ki bu sanık, meselesi böylesine siyasal bir sorun haline getirilmemiş olsa idi herhAlde ilk duruşmasında tamamen tutuksuz yargılanabilecek ve hatta belki de beraat edecekti. Rahip Brunson’u PKK’lı teröristlerle ve bilinen FETÖ’cülerle temas ediyor diye ihbar eden, kendi tercümanıdır (23 yıldır Türkiye’de oturup da nasıl Türkçe öğrenmez insan?)... polisin ihbarı doğrulama çalışmasını mahkeme değerlendirecektir. Tutuklandığı tarihe bakılırsa, bu kişi “Daha sonra filanca ile takas ederiz” gibi düşünce ile de yakalanmamıştır. Tersine, Halkbank eski genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, Rahip Brunson ile takas edilmek üzere tutuklanmış görünüyor. Yoksa davanın ilk sanığı Reza Zarrab’ın tutuklanmasından sonra defalarca ABD’ye girmiş-çıkmış bir iş adamı neden tutuklansın?
Bu dev üniversitelerin ürettiği sözüm-ona Türkiye uzmanlarının en büyük dayanağı, bu “ahibin 15 Temmuz darbe girişiminden “aylar sonra” tutuklanmasıdır. Bu travmatik olaylar zincirinden “yıllar sonra” tutuklananlar olduğuna göre, şahsı ihbar eden kişilerin ikiyle ikiyi toplaması zaman almış olabilir; savcılara halâ sayısız ihbar yağdığına göre, hele olayın ilk anlarında bu ihbara sıra gelmemiş olabilir. FETÖ’nün en çok sızdığı yerlerin başında adalet mekanizması geldiğine, tutuklanan yargıç ve savcı sayısı 2 bin 500’ü bulduğuna göre, o sırada her ihbarı araştıracak, soruşturacak savcı var mıydı?
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşmesinde kendisine böyle bir kişinin tutuklandığını, hükumet yetkililerinin, ancak ABD Büyükelçiliği’nin kendisiyle görüşme talebi üzerine öğrendiğini söylüyor.
Türkiye Adalet ve İçişleri bakanlarının ABD’de mal varlığı bulunmadığını biliyoruz. Türkiye’nin (yine ABD’nin tutuklanan elçilik mensubunun serbest bırakılmasını sağlamak için başlattığı) vize krizinde olduğu gibi karşılıklılık esasına göre ilgili ABD bakanlarına mal varlıklarını dondurma yaptırımı da, muhtemelen sonuçsuz bir uygulama olarak kalacaktır. Ancak ABD şunu anlamış olacaktır:
Türkiye’yi iç siyasetin kirli oyunlarına alet etmek, ABD’nin çıkarlarına uygun sonuç vermiyor. Tersine, böyle bir tutum, bir iki kişi ve grup hariç, bütün ülkeyi, parlamentoyu, STK’ları birleştiriyor. Böyle bir kenetlenme her ülkede yürütmenin elini hem güçlendirir hem de hareket alanını sınırlar.
Rahip Brunson’un, casusluk davasından mahkum olsa bile sıradan bir casus gibi takas edilmesi artık çok kolay olmayacaktır.
Bu kadar çok ve zengin üniversitede, Türkiye’yi doğru dürüst tahlil eden, “bir kişi
için köprüleri yakarız” yaklaşımının tehlikesini bilen hoca kalmadı mı?