Ortadoğu-Türkiye uzmanı, Washington’daki Türkiye Araştırmaları Enstitüsü’nde önceki yıllarda kadrolu uzman olarak görev yapmış Stephen A. Cook, Foreign Policy dergisinde hafta içinde yayımlanan yazısında çok ilginç bir konuyu tartışmaya açtı. Türkiye ile ABD arasındaki ittifakın bir hayal veya efsane (kendi kelimesiyle “myth”) üzerine kurulu olduğunu yazan Cook, kısaca, “böylesine, olmayan bir zemin üzerine inşa edilen ikili ilişkilerin hiçbir zaman sağlam olmadığını, şimdi ise tamamen çökmenin, çözülmenin eşiğinde” olduğunu öne sürdü.
ABD ile Avrupa arasında 2. Dünya Savaşı sonrası ilişkilerin yeniden kurulması sırasında, Sovyet yayılmacılığı diye sunulan bir korkunun varlığından başka zaman söz etmiş bir kişi olarak bu yazının korkutucu bir tarafının olmadığı kanısındayım. Türkiye’de, söz gelimi, “Stalin doğuda altı vilayet ile Boğazlarda üs kuracak, toprak istiyor” söyleminin, TBMM’den Bakanlar Kurulu’na, muhalefete, iktidara, ülkenin geleceğiyle ilgili düşünenlerin sağda veya solda olanlarına ve buralardan dalga dalga bütün ülkeye, bütün kahvehanelere yayıldığı bir gerçekti. 1960’larda bu söylemi ders olarak okumuş, üzerinde ödevler ve tezler yazmış kuşağın bir mensubu olarak benim için şaşırtıcı olan, gerçek tarihi, derin tarihi ders kitaplarında değil ama daha sonra devlet adamlarının anılarında, Batı ülkelerinin gizlilik süresi doldukça açıklanan belgelerinde bu söylemin tümüyle uydurma, sadece Türkiye’yi kurulmakta olan Sovyet karşıtı savunma ittifakına, NATO’ya sokmak olan hayal ürünü bir kumpas olduğunu öğrenmek olmuştu. Şimdi Stephen A. Cook’un yazısı, birçok Türk için yeni bir şey söylemiyor.
Yeni veya şaşırtıcı olan şudur: ABD’li uzmanların, araştırmacıların, bilim insanlarının, Türkiye’yi NATO’ya sokmak için uydurulan, “myth” olarak bile artık değeri bulunmayan bir gerçeği sonunda yazıp çizmeye, tartışmaya başlamış olmalarıdır.
Bu yazının asıl şaşırtıcı tarafı, Türkiye’ye ait bir araştırma kurumunda kadrolu eleman olarak çalışacak kadar konulara vakıf olması beklenen bir araştırmacının, ABD ile Türkiye arasında kendi deyimiyle “bozulan” ilişkilerin sebebini sadece Türkiye’nin tutum ve davranışlarında, Ecevit’ten Erdoğan’a Türkiye’nin gelmiş geçmiş ve mevcut yöneticilerinde aramasıdır. Hem de ne arayış! Örneğin, ikili ilişkilerin yediği son darbe olarak vize krizinden söz ederken, Cook, Türkiye’nin ABD tarafının adımına misliyle karşılık vererek, krizi tırmandırdığını yazıyor. Yazara göre, Türkiye’deki “huysuz” milliyetçilik, ikili ilişkileri daima tehlikeye düşürmüş, ne var ki Amerikalı siyasetçiler bunu anlayamamışlardır. Amerika tarafı Türk subaylarını daima sadık ve güvenilir Batı dostları saymış, ama bunun böyle olmadığını, onların da sivil Türkler kadar milliyetçi olduğunu anladıklarında ikili ilişkiler biraz daha sarsılmış, Türkiye’yi stratejik ortak sayan Amerikalı dostlarının hayalleri yıkılmıştır.
Cook, efsaneyi yaratanın ve hayalleri yıkanın Türkiye olduğunu söylüyor.