Önümüzdeki hafta başı 11 Eylül saldırılarının 16’ncı yıl dönümü. 2001’deki facianın üzerinden 16 koca yıl geçti. Bu kadar zaman içinde, en esrarengiz cinayetler bile aydınlatılırken, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’nin iki gökdelenine ve ABD Savunma Bakanlığı’nın Washington’daki binasına yapılan saldırıların ayrıntıları, Amerikalı yetkililerin nezdinde ne kadar biliniyor gibi görünse de, Amerikan kamuoyunun bir bölümü ve dünya halklarının önemli bir kısmı açısından olay hâlâ esrarını koruyor. İki uçağın New York’ta, bir uçağın da Pentagon’da kullanıldığı saldırılarda, Kongre binasına çarptırılması amaçlanan bir dördüncü uçağın, hava korsanlarının yolcular tarafından etkisiz hale getirilmesi sırasında Pensilvanya’da boş bir araziye düştüğü açıklanmıştı. Uçakları, Usame bin Ladin’in El Kaide isimli terör örgütüne mensup 19 kişi kaçırmıştı.
Resmî 11 Eylül Anıtı ve Müzesi’ne ait web sitesinde Sıkça Sorulan Sorular bölümünde, yıkılmadan önce dünyanın en yüksek iki binası olan İkiz Kuleler ve olaylar hakkında bilgi verilirken, şu sorular da yer alıyor:
1. İslam nedir?
2. İslamcı aşırılık nedir?
3. El Kaide nedir?
4. Afganistan’ın 11 Eylül ile ilişkisi nedir?
5. Teröristler hangi ülkelerden geldi?
Amerikalıların 11 Eylül denince ne anlaması gerektiğini belirleme imkân ve yeteneğini ellerinde tutanların, 16 yıl sonra dahi, bu korkunç katliamı, İslam ile İslamcılıkla, İslam’ı ideoloji olarak benimsemiş aşırı eğilimli kişiler ve Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan, Mısır gibi ülkelerle ilişkilen- dirmekte sakınca görmemeleri dikkat çekicidir.
Söz gelimi bu sitede yukarıdaki sorulara verilen cevaplar, yüzeysel şekilde okunduğunda, içerik olarak yalan veya yanlış bilgi içermiyor. Lakin 11 Eylül ile ilgili bir ansiklopedik kaynakta hakkında bilgi verilen başlıkların seçilmesinde dahi psikolojinin karanlık yüzünün faaliyette olduğunu görebiliyorsunuz.
Fakat bu kadar ince düşünmeye de gerek yok. Hele ABD başkanı, Donald Trump olduğu sürece. Siyaset uygulamaları da, konuşmaları kadar zücaciyecideki bir filin nezaketine sahip olan Trump, seçim kampanyası boyunca Afganistan’dan tümüyle çekilmeye söz verdiği halde, “İçgüdülerim beni yanıltmış” diyerek, Afganistan’a 2 bin ek asker sevk etmeye karar verdiğini açıkladı. Böylece haziranda açıklanan 3.900 asker ve halen orada bulunanlarla birlikte, Afganistan’daki Amerikan birliklerinin sayısı Obama’nın geri çekilmeye karar verdiği andaki seviyeye yaklaşmış oluyor.
Trump, “Derdimiz Afganistan’da yeni bir düzen ve yeni bir devlet inşa etmek değil, teröristleri yenmektir” diyor.
Olup bitene bakarsak, 16 yıl sonra Amerika’nın hâlâ aynı yerde durduğunu, 16 yıl önce ilan ettiği savaşı hâlâ kazanamadığını ama dünya ve ABD kamuoyunu birtakım algı manipülasyonlarıyla oyaladığını gösteriyor. Yeni bir devlet kurmuyorlar; sadece ellerini attıkları yerde mevcut düzeni de yıkıyorlar. Teröristleri yenemedikleri de cabası!