Nüfusumuz 2015 yılında 78 milyon 741 bin olarak açıklandı. Son 3 yıldır nüfusumuz her yıl 1 milyon 40 bin-1 milyon 28 bin-1 milyon 145 bin artıyor. Çok kimse merak ediyor:
-Suriyeli sığınmacılar bu hesaba dahil mi ? Nerede ülkemizde yaşadığı söylenen 2.5 milyon sığınmacı?
-Terör nedeniyle eskiden kırsal kesimden (köylerden) Doğu’daki şehirlere göç olmuştu. Şimdilerde Batı’ya göç edenler var. Bunların sayıları ne kadar?
Bu 2 sorunun cevabı TÜİK’in açıkladığı istatistiklerinde yok. Çünkü artık nüfus sayımı kapı kapı dolaşılarak yapılmıyor. “Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi”nden belirleniyor.
Bu yüzden de Suriyeliler ile ülke içinde terör nedeniyle gerçekleşen göçler izlenemiyor.
-Yabancıların bu sistem içinde nüfusa dahil olabilmeleri için, “oturma iznine sahip olmaları ve bir adrese kayıtlı olmaları” gerekiyor. Halbuki Suriye’lilerden oturma izini alabilenlerin, adres kaydı yaptırabilenlerin sayıları çok az. Bu nedenle 2015’in 78 milyon 741 bin olan nüfus rakamına, sayıları 2.5 milyon olarak tahmin edilen Suriyeliler dahil değil.
-Terör nedeniyle göç edenlerin sayıları henüz bilinemiyor. Bunun için ayrı bir göç araştırması yapılacak. Şimdiki sistemde, göçün belirlenebilmesi için göç edenin eski adresini, yeni adresi ile değiştirmesi gerekiyor. Terör nedeniyle göç edenin bu tür işlemler yapmaya ne vakitleri ne güçleri var. Göç edenlerin eski adresinde oturdukları varsayılıyor.
Bu noktalarda TÜİK’in suçu veya ihmali yok. Çünkü günümüzde nüfus belirlemeleri, AB’nin TÜİK’i olan EUROSTAT’ın tüm Avrupa ülkeleri için geçerli direktiflerine uygun yapılıyor.
‘İstihdam’ için kötü
Türkiye’nin nüfusu yılda yüzde 1.3 artıyor. Sayın R.T. Erdoğan’ın aile başı 3 çocuk ısrarının hedefi, nüfus artışını yüzde 2’nin üzerine çıkarmak. Nüfusun kendi kendini yenileyebilmesi ancak artış hızı yüzde 2’nin üzerine çıktığında mümkün olabiliyor. Nüfusumuzun yüzde 68’ini oluşturan 53 milyon kadın ve erkek, 15-64 yaş arasında. Bunlar “çalışabilir nüfusu, çalışma çağındaki nüfusu” oluşturuyor.
-Çalışma çağındaki 53 milyonun sadece 30 milyonu çalışmak istiyor.
-Bunların 27 milyonunun işi var. 3 milyonu işsiz.
Her yıl nufus 1 milyon artarken, çalışmak isteyenlerin sayısı da 850 bin dolayında artıyor. Türk ekonomisi her türlü zorluğa rağmen, her yıl iş aramaya başlayan 850 bin kişinin 700 binine iş yaratıyor. Her yıl 150 bin kadın ve erkek de işsizler ordusuna ekleniyor.
Açık anlatımıyla nüfus artışının işsizlikle çok sıkı bir bağı var. Ülkenin yeni iş yaratma gücünün, (ekonomik gücünün) üzerindeki nüfus artışı, işsizlik sorununu çözülemez hale getiriyor.
Köyler boşalıyor
İlginç bir gelişme, ülke nüfusu artarken belde ve köy nüfusunun azalması. “Köyler boşalıyor” söylemlerini destekleyecek bir gelişme yaşanıyor.
Türkiye nüfusunun sadece yüzde 7.9’u beldelerde ve köylerde yaşıyor. İl ve ilçeler 72.5 milyon, belde ve köyler 6.2 milyon.
2014’te il ve ilçelerin nüfusu 1.2 milyon artarken belde ve köylerin nüfusu 225 bin azalmıştı.
2015’te il ve ilçelerin nüfusu 1.3 milyon artarken, belde ve köylerin nüfusu 195 bin azaldı.
Bu azalma, hayvancılık ve tarım ile uğraşanların sayısının nasıl azaldığını gösteriyor.
İstanbul’a hücum var
2015 yılı verilerinde önemli bilgiler unlar:
- İstanbul nüfusunun sadece yüzde 44’ü İstanbul’da doğanlardan oluşuyor. Başka şehirlerde doğan ve İstanbul’a göç edenler çoğunluğu oluşturunca, İstanbul’a göç edenler geldikleri yörenin yaşam biçimini, mimarisini, kültürünü, adetlerini hakim kılma arayışına giriyor. Bunun tabii sonucu olarak İstanbul giderek özelliğini kaybediyor. Anadolu mozaiği oluyor.
İstanbul’da 363 bin Sivas doğumlu, 294 bin Ordu doğumlu, 287 bin Tokat doğumlu, 280 bin Samsun doğumlu, 239 bin Trabzon doğumlu 235 bin Kastamonu doğumlu, 232 bin Malatya doğumlu, 174 bin Rize doğumlu, 159 bin Kars doğumlu, 148 bin Ardahan doğumlu, 135 bin Mardin doğumlu yaşıyor.
-Türkiye nüfusu 2015’te yüzde 13.4 artarken, İstanbul nüfusu yüzde 19.3 arttı. Bir yılda 280 bir artış göstererek 14 milyon 657 bine ulaştı.
Nüfus atıyor, ne yapalım? diyemeyiz. Artan nüfus büyüme, gelir, istihdam, eğitim, sağlık, güvenlik, çevre sorunlarını gündeme getiriyor.
Eskisi gibi “Siz çocuk sayısını artıracağımız kadar artırın, Allah Baba rızkını verir” durumu yok. Doğan çocukların sağlıklı yetişmelerini, iyi eğitim görmelerini sağlamaya mecburuz. Çalışma çağına gelenlere iş ve aş temin etmeye mecburuz.
Bu ülkede yaşayan herkese insanlık haysiyetine yaraşır yaşam şartlarını sağlamaya mecburuz.