Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) kasım ayı ihracat artışını açıklayınca sevindik. Ama ertesi gün Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, kasım ithalatını açıklayınca gördük ki, ithalat artışı, ihracat artışının önünde koşmaya devam ediyor.
Kasım ayında geçen yılın aynı ayına göre;
İhracat, yüzde 11.02 artarak 14.2 milyar dolar,
İthalat, yüzde 21.10 artarak 20.5 milyar dolar,
Dış ticaret açığı, yüzde 52.43 artarak 6 milyar 287 milyon dolar oldu.
Son 12 aylık dönemde (kasımdan - kasıma),
İhracat bir önceki yıla göre yüzde 10.3 artarak 156 milyar 46 milyon dolara,
İthalat yüzde 15.6 artarak 229 milyar dolara,
Dış ticaret açığı yüzde 29 artarak 73.1 milyar dolara ulaştı. (Dış ticaret açığı 2015 yılında 63.3 milyar dolar, 2016’da 56 milyar dolardı.)
İhracat geliri ithalat harcamalarının sadece yüzde 68.1’ini karşılayabiliyor.
Unutmayalım: ‘Dış Ticaret Açığı’ sonunda ‘Cari Açık’ rakamını büyütüyor. Cari açık büyüyünce döviz sorunu ciddileşiyor. Döviz fiyatını dizginlemek mümkün olamıyor. İthalatı, yatırım için yapmıyoruz. Üretimimizde ithal girdinin yüksek olması nedeniyle, üretmek için ithalat yapmak mecburiyetindeyiz.
Ocak - kasım döneminde:
Yatırım malları ithalatı yüzde 10.42 geriledi. Geçen yıl yatırım yapamamıştık. Bu yıl yatırımda durum geçen yılın da gerisinde.
İthalat artışı hammadde, ara malı ithalatından kaynaklanıyor. İlk 11 ayda hammadde, ara malı ithalatı yüzde 27.65 arttı.
İthalat bağımlığı...
Üretimde ve üretimin de ötesinde ihracatta ithalat bağımlılığı giderek artıyor.
En fazla ihracat yapılan fasıllardan, sadece 3 fasılda, ”kazanlar, makineler, demir çelik ve elektrikli makine ve cihazlar” fasıllarında ocak - kasım döneminde toplam ihracat geliri 27 milyar dolar. İthalat harcaması 58.4 milyar dolar. Açık anlatımla ihracat döviz kazandırmıyor. Tersine döviz giderine yol açıyor. 11 ayda 3 fasılda ithalat harcamaları, ihracatın 31.3 milyar dolar üzerinde. İhracat geliri ithalatın sadece yüzde 46’sını karşılıyor.
İşte bunun için Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin sadece ihracat artışına dayalı iyimser yaklaşımları, gerçeği görmemizi engelliyor. İhracat artıyor ama bu ihracatı yapmak için ne kadar ithalat gerçekleştiriliyor? İthalat artışı neden ihracat artışının önünde koşuyor?
Bu gelişmeleri dikkate almaz isek, Türkiye’de tarımda, sanayide ithalata bağımlı üretim yapısını değiştiremeyiz. Cari açık sorununu çözemeyiz.
Batı pazarı önemli
Bir başka önemli nokta da, ihracat pazarlarımızın hangi ülkeler olduğudur. Büyük ihracat pazarlarımızla siyasi ilişkilerin ekonomik ilişkileri engellememesine dikkat etmek zorundayız.
İhracatımızın yaklaşık üçte birini 5 ülkeye yapıyoruz. Son 11 aylık ihracatta Almanya’nın payı yüzde 9.6, İngiltere’nin yüzde 6.0, ABD’nin yüzde 5.5, İtalya’nın yüzde 5.3 ve Irak’ın yüzde 6.0 oranında. Batı pazarının ve doğuda Irak pazarının önemi görülüyor.
Enerji fiyatlarındaki artış, ithalat faturasını büyütmeye başladı. Geçen yılın ilk 11 ayında 24.3 milyar dolar olan enerji faturası bu yıl 33.3 milyar dolara yükseldi. Enerjiye 9 milyar dolar daha fazla ödeme yaptık.
Enerji faturasının büyümesi Rusya’ya ithalat ödemelerinin artmasına yol açıyor. Rusya’ya ithalat ödenmesi 11 ayda 13.8 milyar dolardan 17.6 milyar dolara yükseldi ama ithalatta Çin ve Almanya, Rusya’nın önünde. Son 11 ayda Çin’den 21.2 milyar dolarlık, Almanya’dan 19.1 milyar dolarlık ithalat yaptık.
Tekrarda yarar var: İhracat artışını öne çıkararak, iyimserlik rüzgârı estiriyoruz, ithalat artışının ihracat artışının önünde koştuğundan söz etmiyoruz. Ekonomiye kötülük ediyoruz. Tarımda, sanayide üretim yapımız giderek ithal girdiye daha fazla bağımlı hale geliyor. Dış ticaret açığı cari açığın giderek büyümesine yol açıyor. Cari açık sorununu çözemeden enflasyonu da, döviz fiyatlarını da aşağıya çekemeyiz.