Ocak ayında dış ticaretimizin durumu özetle şöyle:
- İhracat 12.4 milyar dolar. İhracat artışı %10
- İthalat 21.5 milyar dolar. İthalat artışı %21
- Dış ticaret açığı 9.0 milyar dolar. Dış ticaret açığı artışı %108
İhracatçıların çabalarını alkışlamamak imkansız. İhracat artışına sevinmemek imkansız. Ama,
(1) İhracat rakamlarını doğru değerlendirmek gerekir. Gelişmeleri yanlış yönleriyle sergileyerek kendi kendimizi kandırmamak gerekir.
(2) İhracat artışı yanında ithalattaki patlamayı görmezden gelmemek gerekir.
(3) Dış ticaret açığının, ‘Cari Açık’ sorununu büyüten ana etken olduğunu unutmamak gerekir..
Rekor kırıyor
İhracat rakamları her açıklandığında ‘tarihi rekor-ihracat şaha kalktı’ gibi hamasi anlatımlarla ihracat artışını olduğundan iyi göstermek hatalıdır.
- 2018 Ocak ayı ihracat rakamı beklenen büyüklükte değildir.
2017 Ocak ayı ihracat rakamı çok çok kötü idi. Ayda 11.2 milyar dolar ihracat yapılmıştı. Ama daha önceleri aylık ihracat rakamlarımız daha yüksekti. 2014 Ocak ayı ihracat rakamı 12.4 milyar dolar, 2015 yılı Ocak ayı ihracat rakamı 12.3 milyar dolardı. 2016-2017 yıllarında Ocak ayı ihracat rakamları düşük çıktı.
İşte onun için 2018 Ocak rakamını bir yıl öncenin düşük rakamı ile karşılaştırarak “tarihi zafer” ilan etmek yanlış olur.
- 2017 yılında Ocak, Şubat, Eylül ayları ihracat rakamları 12.0 milyar doların altında idi ama yılın 9 ayı 12.4 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirildi.
- 2017 Aralık ayı ihracatı 13.8 milyar dolar olmuştu.
2018 Ocak ayı ihracatının daha yüksek olması beklenirdi. Döviz fiyatı ihracat artışını teşvik ediyor. İhracat beklenenin gerisinde kalırken ithalat beklenenden çok artmayı sürdürüyor.
- İthalat artışı 2017 yılı Mart ayında tırmanışa geçti. Ayda 19-20 milyar dolar ithalat yapmaya başladık. 2017 Aralık ayında ithalat 23.4 milyar dolara ulaştı.
- 2017 Aralık ayında dış ticaret açığı 9.5 milyar dolar oldu. 2018 Ocak dış ticaret açığı 9.0 milyar dolar.
Cari açık büyüyor
Önümüzdeki günlerde cari açık rakamları açıklandığında, Aralık ve Ocak aylarındaki dış ticaret açığının büyüklüğü sonucu cari açığın da büyüdüğünü göreceğiz.
- İhracatımızın nerede ise dörtte birini (Ocak ayında % 22.8’ini) 3 ülkeye yapıyoruz. Bu ülkeler Almanya, İngiltere ve İtalya. İhracatımızda ana pazarımız zengin pazarlar. AB pazarının ihracatımızdaki payı % 52.6 oranında.
- İhracatımızın Euro ağırlıklı olması nedeniyle Euro’nun değer kazanması sonucu ‘parite’ nedeniyle ihracat gelirlerimiz 842 milyon dolar arttı. Açık anlatımla, Ocak ayı ihracat geliri 12.4 milyar doların 842 milyon doları parite etkisindeki gelir artışından oluştu.
- Ocak ayında ithalatımızda 3.6 milyar dolarla enerji ürünleri ithalatı ilk sırada, 2.3 milyar dolarla altın ve diğer kıymetli madenler ithalatı ikinci sırada. Ocak ayında 1.5 milyar dolarlık demirçelik ithalatımızın çok çok üzerinde altın ithalatımız var.
‘İthal ikamesi’ bir politika aracıdır
Her ay ihracat şöyle oldu, ithalat böyle oldu diyerek rakamları sıralıyoruz sonra değişmeyen tablonun yarattığı ana sorunu önemsemiyoruz.
- Ana sorunumuz: Cari açık sorunudur.
- Gerçekçi olalım. Üzücü ama gerçeği görelim. İhracat artışı yetersiz. İhracatta rekor falan kırılmıyor. İhracat artmadan ekonomide, üretime dayalı sürdürülebilir büyüme gerçekleştirilemez.
- İthalat, ihracattan daha fazla artıyor. Evet, enerji ithalatı bizi üzüyor ama ihracat artışının ana nedeni, tarımda ve sanayide üretimin yapısında ithal ürünlerin payının yüksek olması.
Türkiye’de daha önce üretilen, Türkiye’de üretilebilecek olan malları ithal etmeye devam ediyoruz. İthal ikamesi (ithal edilen ürünlerin ülkede üretilmesi) politikası uygulamaya mecburuz.
- Sadece ihracat rakamına bakarak en küçük artışı bahane ederek, bayram yaparak dış ticaret açığını küçültemeyiz, cari açık sorununu çözemeyiz.
- Cari açık enflasyonun nedeni. Üretime dayalı sürdürülebilir büyümeyi engelliyor. Ekonomik ve sonunda siyasi bakımdan ülkenin dışa bağımlılığını artırıyor.
İhracatı artırarak, ithalatı frenliyerek cari açık sorunundan kurtulmadığımız sürece her ay ‘Bu ihracat neden daha fazla artmıyor?’, ‘Bu ithalat neden artıp duruyor?’ diye dertlenmekten kurtulamayız. Derlenmek de önemli ama olan ekonomiye oluyor.
Ne demişti Barış Manço merhum; İşte hendek işte deve ya atlarsın ya düşersin/ İşte Halep işte arşın ya aşarsın ya biçersin.