Son YAŞ (Yüksek Askeri Şûra) kararıyla özel kuvvetler komutanı Zekai Aksakallı Paşa’nın 2. Ordu Komutanlığı’na atanması üzerine “soru işaretleri” çizen şeyler yazıldı söylendi.
“2. Ordu Komutanlığı gibi pasif bir göreve atanan Aksakallı Paşa bunu kabul etmeyip, istifa edebilir vs...”
15 Temmuz gecesi Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı basan Semih Terzi’yi “vurması” için astsubay Ömer Halisdemir’e emir vermesi nedeniyle Aksakallı, FETÖ’cü kalkışımında parlayanlar arasındaydı.
Semih Terzi öldürülmese ve Özel Kuvvetlerin komutasını ele geçirseydi çok daha fazla kan akabilirdi.
Ayrıca...
15 Temmuz gecesi TV’lere bağlanarak “Paralel ihanet şebekesi darbe girişiminde bulunmaya çalışıyor ama başarılı olamayacak” ekseninde konuşmalar yapmıştı.
“Kalkışımın bastırılmasında bu konuşmaların da etkisi olduğu” yorumları yaygındı.
Böyle bir komutanın İkinci Ordu Komutanlığı’na atanması yadırganmıştı.
Darbe gecesi evde
Olayın arkasında hangi nedenler olabilirdi?
Başkentin siyaset nabzını iyi tutan Abdülkadir Selvi’nin dün Hürriyet’teki köşesinde bu konudaki satırları ilgi çekici:
Darbecilerin “suikast timi” göndererek ortadan kaldırmak istedikleri 2. Ordu Komutanı İsmail Metin Tamer, 15 Temmuz gecesiyle ilgili Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği ifadede, “Zekai Aksakallı beni aradı, ‘karargâh işgal edildi, ben evdeyim’ dedi. Ben, ‘karargâha dön’ deyince de ‘karımı teskin ediyorum’ cevabını verdi” dedi.
Temel Paşa’nın bu sözleri, o ana kadar oluşan “kahraman Aksakallı” portresini sarstı.
Zekai Aksakallı ifadesinde “sabah 10’a doğru Özel Kuvvetler Komutan- lığı’na gittiğini” doğruluyor.
O anı, “Karargâhın girişindeki beton zemin üzerinde şehidimiz Ömer Halisdemir cansız yatıyordu” diye anlatıyor.
O gece karargâh nöbetçi subayı olan Binbaşı Volkan Vural Bal da “Aksakallı’nın karargâha sabah geldiğini” anlatıyor.
Ama sabaha kadar darbecilere karşı mücadelenin sürdüğünü de belirtiyor.
Bu durum, “Aksakallı Paşa’nın, gece birliğinin başına geçmesi gerekiyordu” tezine kuvvet kazandırıyor.
Tanburacı Paşa sendromu
Abdülkadir Selvi bir de “algı” durumuna işaret etmekte.
90’lı yıllarda Diyarbakır Asayiş Bölge Komutanı Korg. Hasan Kundakçı’nın “elinde silahıyla askerin başında operasyonlara gitmesi o yıllarda ‘çok ön plana çıkıyor’ yorumlarına” neden olmuş.
Karargâhın şimşeklerini üzerine çekmiş.
Emekliye sevk edilmiş.
Zekai Aksakallı’nın da Fırat Kalkanı operasyonunda “bir taşın arkasında siper alan, balkondan dürbünle izleyen” görüntüleri yayınlanınca “Kundakçı Paşa” yorumları yapılmış.
Ve de 15 Temmuz’la ilgili Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar Paşa’yı hedef alan veya onu ima eden açıklamaları da rahatsızlık yaratmış.
Selvi’ye göre “bu açıklamanın Aksakallı için sonun başlangıcı olduğu” yorumları işte o zaman yapılmış.
......................
Zekai Paşa’yı tanımıyorum.
O nedenle kendisi hakkındaki satırları yorum yapmadan sundum.
Amacım, Zekai Paşa için artı ya da eksi görüşler devresinde olmak değil.
15 Temmuz gecesi bağlamında “kara deliklerin olduğuna ve bunların aydınlatılmasına” bu vesileyle dikkat çekmek.