Haftalardır hatta aylardır Paris’te ve Fransa’nın büyük kentlerinde “sarı yelek fırtınası” esmekte.
10 binler-100 binler hafta sonları kentlerin büyük meydanlarına, caddelerine akıyor ve siyasi iktidarı protesto ediyordu.
Katılım azalsa da sürüyor.
Protestolar öncelikle ekonomiye odaklı.
.......................
“Sarı Yelekliler” ilk haftalarda sempatik göründü.
Her otomobilin bagajında bulunması gereken zorunlu, fosforlu sarı yelekler giymeleri ilginç görünmüştü.
Ama...
Sonraları azıttılar.
Zarar vermeye başladılar.
Küresel markaların vitrinlerini kırdılar, bankaları taşladılar; özellikle Paris’in iyice tadını kaçırdılar, ekonomiyi düşüşe geçirdiler.
Önceleri “Gösteri yürüyüşleri demokratik haktır” ilkesiyle desteklenen, en azından hoş görülen Sarı Yeleklilerin eylemleri artık dehşet veren vandalizme dönüştü.
“Işık şehri” diye anılan güzelim Paris adeta karardı.
.......................
Gösterilerin ilk haftalarında sorumlu tutulan Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron’un puanları patır patır dökülüyordu.
Fakat...
Son haftalarda ne oldu biliyor musunuz?
Kamuoyu araştırmaları Emmanuel Macron’un puanlarında spektaküler bir yükselişi gösteriyor.
Bu hafta yayımlanan PARİS MATCH bu olayı “Macron’un spektaküler yükselişi” başlığıyla verdi.
Puanı yüzde 6 tırmanmış.
Yani...
Bunca protestoya, “Krizi yönetemiyor”, “Zaten politika geçmişi olmayan, dünkü çocuk, acemi” suçlamalarına, ağır eleştirilere karşın bakın önemli bir itibar artışıdır bu.
.......................
Macron akılcı önlemler aldı.
Polisi etkili kullandı, ekonomide bazı geri adımlar attı...
Sonuçta sınav notu için “kötü” denemez.
Ama...
Macron’un puanlarını asıl artıran neden “Sarı Yeleklilerin ölçüyü aşmaları, demokratik gösteri hakkını, demokrasiyi tehdit eden vandallığa” dönüştürme-leridir.
Toplumun sessiz çoğunluğunu tedirgin etmişlerdir.
Ekonomiye ağır darbe vurmuşlardır.
Paris turizmini hırpalamışlardır.
Toplumların “vazgeçilmezi” olan “istikrarı” sarsmışlardır.
Taksi şoföründen kafe ve bar işletmecilerine, restoran sahiplerine ve çalışanlarına kadar herkesi karşılarına almışlardır.
Ve...
Macron’un “kadife eldiven içindeki demir yumruk” siyaseti/yöntemiyle Sarı Yeleklilerin sayısı her hafta azalmakta.
Haftanın ilk üç günü Paris’teydim.
Garsondan şoföre, otelin resepsiyonistine, kapıcısına, dükkân çalışanına kadar herkes “Sarı Yelekliler” için “Artık kabak tadı verdiler” diyordu.
Dünyanın her yerinde insanların temel hakkı olan toplantı ve gösteri yürüyüşleriyle protesto eylemleri doğaldır, makuldür, demokrasinin artısıdır.
Ama...
Atılan sloganlar terbiyesizliğe dönüşürse...
Demokratik hak vandallığa kayarsa, şirazesinden çıkarsa, toplumda dışlanırlar.
Ötekileşirler.
Protesto için sokaklara döküldükleri siyasi iktidarın da ekmeğine yağ sürerler.
İşte Macron örneğinde olduğu gibi puanını artırırlar.
.........................
Macron’un son “Ermeni Soykırımı” yönelişini kınıyorum.
Ama bu gözlemlerim Macron’u aşan bir küresel sosyoloji ve siyaset gerçeğidir.
Ayrıca güzel Paris de bu vandallıklara hiç layık değildir.