Elbette güncel magazin ya da polisiye haberler de konuşmalar gündemine zaman zaman giriyor...
Önce Murat Başoğlu, şimdi de (merhum) Vatan Şaşmaz...
Ama...
Fazla sürmüyor, dönüp dolaşıp aynı konuda kilitlenme oluyor; “2019 Cumhurbaşkanı seçimi...”
“Damardan Erdoğancı” olanlar için sorun yok.
Kararlılar... Kararlarını değiştirmeleri imkân dışı...
Daha önce girdiği bütün seçimleri kazanmış olduğunun “güven psikolojisi” ile Recep Tayyip Erdoğan’ın gene ipi göğüsleyeceğine inançları tam.
Kafalarındaki tek soru işareti “ikinci tura kalır mı?”
....................
Türkiye’nin “siyasi zihin coğrafyası” ikiye bölünmüş durumda.
“Erdoğancılar” ve “Erdoğan karşıtları...”
Bu ikinciler “karşıtlık” ortak paydasında “blok” oluştursalar bile bileşenleri çok...
- CHP’liler...
- MHP tabanının bir kısmı... (Hatta tabanın yarısından fazlası.)
- Meral Akşener’e umut bağlayanlar... (Bunların içinde büyük çoğunluk MHP’li olmakla beraber, diğer partililere aidiyet hisseden fakat gösterecekleri aday için umutlu olmayanlar gibi bir seçmen kokteylinden söz edilebilir.)
- HDP’liler...
- FP’liler (Erbakan’ın devamı Fazilet Partisi...) Son dakikalarda “Erdoğan’a oy vermek kararı” mümkünse de şimdilik “Erdoğan karşıtları blokunda” görünüyorlar.
.....................
Bir de “Macron”cular var.
Nasıl ki Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimine 5 kala, siyasi geçmişi -neredeyse- olmayan Macron bir anda ortaya çıktı, partisi bile yoktu, sadece bir “hareket” oluşturmuştu ve büyük sürpriz yaparak ipi göğüsledi, “Türkiye’de de böyle bir aday çıkabilir” diye düşünüyorlar.
Öyle bir aday ki partili olmayabilir ama hep aynı iktidardan sıkılmış olanları kendine çekebilir.
Örneğin...
François Hollande kendi partisinden aday olmayan Macron’u dışarıdan desteklemişti.
Kemal Kılıçdaroğlu da aynı şeyi yapabilir.
....................
Bu görüşte olanlar, Türkiye’de seçmenin en az yüzde 30’unun “CHP’ye ve CHP’li bir adaya kesinlikle oy vermemek” kemikleşmiş kararlılığını vurguluyorlar.
CHP’li bir adayın sadece yüzde 70’le depar alıp yüzde 100’ün yüzde 51’ini almak zorunda olmasının büyük handikabına işaret ediyorlar.
Oysa Macron gibi bir “karşıt partilerin dışında” bir adayın yüzde 100 seçmen tabanından yüzde 51 oy almasının daha büyük şansı olabileceği görüşündeler.
Ve...
“Fikir jimnastikleri” kimin ya da kimlerin bir “Türkiye Macron’u olabileceği” sorusu etrafında çeşitlenmekte.
Halkın güvenliği, kitlelerin sempatiyle baktığı birkaç isim gündemde.
Partisiz bir ismi Cumhurbaşkanı seçimlerinde aday göstermek için “100 bin imza” gerekiyor.
Konuşulan isimlerin hepsi de bu 100 bin imzayı hiç zorlanmadan bulabilir.
......................
O “Macron’culara’ göre böyle bir adayın ortaya çıkması ve diğer “karşıtların” da adaylarını göstermesi halinde “Erdoğan’ın birinci turda kazanması” banko değil.
İş ikinci tura kalırsa şansı yükselir.
Şimdilik “Erdoğan karşıtları zihin coğrafyasında” görüntü böyle.