ANKARA, 9 Kasım Cuma gecesi “Congresium...”
Salon bütün katlarıyla dolu. Tek boş koltuk yok.
Yüzlerce kişi sıraların bittiği yerde duvar kenarlarında ayakta.
Troya Operası’nın dünya prömiyeri bağlamında gösterisi öncesinde...
Sahnedeki geniş ekranda Atatürk’ün sevdiği “Bülbülüm Altın Kafeste” şarkısının eşliğinde, Cumhuriyet’in kurucusu Yüce Ata’mızın yaşamından kesitlerle, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy imzalı harika bir -kısa- belgesel.
Çok başarılı.
Duygu yüklüyüz.
Bittiğinde öyle bir alkış kopuyor ki buna “alkış seli” ötesinde “alkış tufanı” denebilir.
Tüylerimiz ürperiyor, gözlerimiz bulutlanıyor.
“Atatürk sevgisi” bu milletin bütünlüğünü sağlayan çok değerli ve asla silinmeyecek ortak değerimiz.
Simge sayılabilecek bir örnek...
Vaktiyle -başörtülü olduğu için- Millet Meclisi salonundan çıkarılan, milletvekilliği düşürülen Merve Kavakçı’nın kız kardeşi -AK Parti milletvekili- Ravza Kavakçı bir ön sıramda.
Merve Kavakçı gibi onun da başı örtülü.
Baktım o da coşkuyla alkışlamakta.
Yani...
Bazılarına göre “örtünen hanımlarımızın, muhafazakârların Atatürk’le yıldızlarının pek de barışık olmadığı” görüşlerinin hepsine bir “tekzip” görüntüsü bu.
Salonda yüzlerce başörtülü hanım da diğerleri gibi Atatürk belgeselinin sonunda ayakta alkışlayanlar arasındaydı.
Gerçekten büyük “mutluluk” yaşadım. (Ravza Hanım TED Ankara Koleji’ni bitirmiş. Çok iyi bir yüksek eğitim almış. Klasik müzik konserlerinin opera gösterilerinin devamlı seyircisiymiş.)
İLK GÜZELLİK YARIŞMASI
GÜNÜMÜZ toplumlarında düzenlenen “Güzellik Yarışmaları’nın” kökeni Troya efsanesiyle örtüşür.
Şöyle ki...
Paleus ve tanrıça Thetis’in “Olympos Dağı”nda düzenlenen düğününe kötülük ve fesatlık tanrıçası Eris davet edilmemiştir.
O da davetsiz gelir ve kızgınlıkla elindeki bir “altın elmayı” düğünün ortasına atar.
Elmanın üzerinde “en güzele” yazılıdır.
Bütün tanrıçalar “en güzelin kendisi” olduğu iddiasındadır.
Seçim yapması için baş tanrı Zeus’a giderler.
Zeus kendi eşi Hera’yı seçse diğer tanrıçalar kıyameti koparacaklardır.
Bunu bildiği için dağlarda çobanlık yapan Paris’i yanına getirtir.
“Sen seç” der.
Paris aslında Prens’tir. Troya Kralı Priamos’un oğludur.
Ancak...
Daha doğmadan “Kral Priamos’un doğacak oğlunun Troya’ya felaket getireceği” yolundaki kehanetler nedeniyle Kral Priamos bu ilk oğlunu Troya kentinden uzaklaştırır, dağlarda çobanlık yaptırır.
Troya’ya inmesini de yasaklar.
“En güzel olduklarını” iddia eden tanrıçalar Paris’e çeşitli göz kamaştırıcı vaatlerde bulunarak “Beni seç” derler.
Afrodit ise Paris’e “Beni seçersen sana güzelliği dillerde dolaşan Kral Menelaos’un eşi Helene’yi vaat ediyorum” der.
Truva müzikalinin bitiminde sanatçılar Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u ortalarına alarak izleyicileri selamladı.
BÜYÜK AŞK
VE bütün kralların bulunduğu bir düğünde Paris kendisine Afrodit’in vaat ettiği güzel Helene’yle karşılaşır.
İkisi de ilk bakışta birbirlerine yıldırım çarpmışçasına âşık olurlar.
Paris güzel Helene’yi kaçırır ve Truva’ya götürür.
Halkın “Savaş çıkar, felaket getirir” uyarılarına rağmen Kral Priamos Helene’yi gelini olarak kabul eder.
Karısı kaçırılan Kral Menelaos kardeşi bir diğer kral Agamemnon’a başvurur. Gemileri ve ordularıyla Truva’yı kuşatırlar.
Hem güzel Helene’yi geri götürecek hem de Truva’yı yakıp yıkarak cezalandıracaklardır.
Savaş çetin geçer, Paris’in kardeşi Hektor öldürülür.
Ama gene de Truvalılar düşmanı püskürtürler.
Hikâyenin sonu malum...
Geri döner gibi yapan Agamemnon ve askerleri geride içi savaşçılarıyla dolu dev bir tahta at bırakırlar.
Truva’da şenlikler devam ederken tahta attan inen Agamemnon’un savaşçıları, surların arasındaki büyük kapıyı açarlar.
Truvalıları kılıçtan geçirir, kenti yakar yıkarlar.
BÜYÜK PRODÜKSİYON
UNICEF tarafından 2018 “Dünya Troya Yılı” ilan edildi.
Bu bağlamda Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü, Genel Sanat Yönetmeni Murat Karahan “Truva Operası”nı hazırladı.
Balerin/balet ile operanın hemen hemen bütün sanatçılarının katıldığı 300 sanatçı...
Paris rolünde Murat Karahan.
Güzel Helen’i Soprano Seda Ayazlı oynuyor.
Hektor’u ünlü dansçı Tan Sağtürk.
Eserin anlatıcısı Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt.
Başrol kostümleri ünlü modacı Atıl Kutoğlu imzalı.
Bestesi Bujor Hoinic, librettosu Artun Hoinic, koreografisi Volkan Ersoy’a ait.
Rejisör ise Recep Akyılmaz.
....................
Gerçekten onur duyacağımız, çok güzel bir eser ortaya çıkmış.
Oyun çılgınca alkışlandı.
Murat Karahan, göreve ilk başladığı zaman söylediği gibi, yerli operanın güzel ve umut verici adımlarını atıyor.