ABD, küresel ilginin odak noktası.
1- Dün açıklanan İran’a yaptırım ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu “enerji alımında muaf ülkeler...”
2- ABD Temsilciler Meclisi ve Senato için bugün yapılmakta olan seçimler ki “Trump’ın Başkanlık koltuğunda oturmayı sürdürebilmesi için de bu seçimler çok önemli.”
.......................
Önce birincisi...
Türkiye ile birlikte Japonya, Çin, Tayvan, Hindistan, Güney Kore, İtalya ve Yunanistan İran’dan enerji alımında yaptırımdan muaf.
Şu netameli aşamada ABD’nin dişi Çin’i kesmezdi.
Çin’e muafiyet tanıyıp da Mao’ya karşı General Çan Kay Şek’in kurduğu Milliyetçi Çin’i yani Tayvan’ı ve ABD’nin şemsiyesi altında kurulan Güney Kore’yi yaptırım ülkeleri arasında tutmak elbette mümkün olmazdı.
ABD’nin Hindistan’ı da önlemesi çok zordu.
İtalya krize girişin eşiğinde, Yunanistan ise krizden çıkışın eşiğinde.
Kollanmaları gerekir.
Amerika’da İtalya ve Yunan lobisi Yahudi lobisinden sonra ikinci ve üçüncü güçte baskı gruplarıdır.
Türkiye ise sadece bir tek nedenle değil, her biri altı çizilecek önemde sebeple enerji alımı yaptırımından muaf ülkeler arasında yer aldı.
Bütün bunların, “6 ayla sınırlı olmak, ödemelerin ithalat yapılan ülkede bloke edilmesi” gibi özel şartları var.
Şimdilik ayrıntıya girmiyorum.
Ancak...
Türkiye’ye muafiyetin derin bir nefes aldırdığını söyleyebilirim.
Dondurucu bir kış kâbus gibi önümüzdeydi.
.......................
Buna karşılık Avrupa ülkeleri “yaptırım kapsamındalar.”
AB’de büyük rahatsızlık yarattığı apaçık ortada.
Başkan Trump “NATO giderlerini Avrupa ülkelerinin üstlenmesi gerektiği” söylemiyle zaten ortalığı karıştırmıştı.
AB ülkeleri savunmasında kendi kuvvetleriyle başının çaresine bakma hazırlığında.
Şimdi bir de bu “İran odaklı yaptırım” Atlantik Okyanusu’nun iki yakasındaki geleneksel stratejik dayanışmayı bir kez daha sarsmakta.
.......................
Bütün bunlar olurken, dünya ABD’de bugün yapılacak ara seçim sonuçlarına da odaklanmış bulunuyor.
Çoğu liderin kafasında “Şu ara seçimlerde Demokratlar Trump’ın kafasını alacak seçim başarısı kazansalar” dilek kuşu yuva yapmış durumda.
Bu seçimlerde Demokratların halen 195 olan Temsilciler Meclisi sandalye sayısını 218’e çıkarması gerekiyor.
Ayrıca Senato’da da Cumhuriyetçilerin 9, Demokratların 20 sandalyesi için oy kullanılacak.
Demokratların hem bu 26 sandalyeyi yeniden kazanmaları ve hem de Cumhuriyetçilerden 1 sandalye daha almaları gerekiyor.
O zaman ne olur?
........................
Seçimi kim kazanırsa kazansın, Trump gene Başkan.
Ama...
Yukarıda yazdığım seçim sonuçları sandıktan çıkarsa, önümüzdeki 1 ay içinde “Trump’ın vatana ihanet, rüşvet veya diğer ağır suçlar ve kabahatler” suçlamasıyla Senato’da yargılanması ve görevinden alınması -belki de- mümkün olacak.
Suçlama önce Temsilciler Meclisi’nde oylanacak, kabulü için basit çoğunluk yeterli.
Ardından Trump’ın Yüksek Mahkeme Başkanı’nın başkanlığında toplanacak olan Senato’da yargılama safhası.
Başkan’ın görevden azli için Senato’nun 3’te 2 oy çoğunluğu gerekli.
“Zor” bir oran ama bu kadar yıpranan bir Başkan için imkânsız değil.
Yani...
Trump’a da yaptırım mı?