TÜRKİYE’yi “trapez”de hayal edin.
Hani sirklerdeki o tavandan sarkan iplerin taşıdığı askılarda sallanan, birinden diğerine uçan trapezcileri gözünüzün önüne getirin.
***
Türkiye Doğu askısından 1923’te Batı askısına atlamış ve tutunmuş.
Batı’nın kurumlarında yerini bulmuş; “Avrupa Konseyi (Türkiye kurucu üyelerden biridir), AİHM, OECD, UNICEF, IMF, Dünya Bankası, NATO... Ve tam üyelik görüşmeleri düşe kalka da olsa sürmüş olan AB...”
İkili ilişkilerde ise ağırlıklı olarak ABD ve Almanya...
***
Bu “Batı askısını” taşıyan halatlar yıprandı.
“Lif lif” kopuyor.
Örneğin ABD...
Bir süredir özellikle Suriye’de ABD’nin Türkiye için “beka sorunu” olarak gördüğü “PKK/PYD’yle işbirliği” iki ülke arasında makası açmakta.
Yeni Başkan Trump’ın bu “sakat” çizgiyi sürdürüp sürdürmeyeceği henüz belli değil.
Trump da Suriye’de kendi adına savaşacak gücün “PKK/PYD olduğu” yolunda yürürse, Türkiye ile ABD ilişkileri gerilim hattına dönüşebilir.
“Trapezdeki Batı askısının” taşıyıcı liflerinden en sağlamı kopmuş olur.
***
Türkiye 1962’den beri tam üye olamadığı AB’den -gene de- yararlanıyordu.
Tam üyelik “bekleme odasındaki konumu” Türkiye’ye sermaye girişleri, hukuk ve ekonomi alanlarında kurumsallık güveni oluşturuyordu.
“Trapezdeki Batı askısında” taşıyıcı halatta AB lifleri de kopmakta.
İngiltere AB’den ayrılma kararı aldı.
AB’nin Almanya ile birlikte iki kurucusundan biri olan Fransa’da da “ayrılık rüzgârları” kuvvetli esiyor.
Yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “uçtaki sağ/uçuk sağ” lideri Marie Le Pen, kampanyasını açıkça “AB’den ayrılmak” söylemine odakladı.
Gerçi “oylarında büyük sıçrama” bekleniyor ama seçilmesi ihtimali az.
Bununla beraber, Fransa halkı arasında yükselişte olan “yabancı düşmanlığı, Schengen ortak vizesi nedeniyle ülkeye mültecilerin dolduğu, AB’nin artık tartışılması gerektiği” görüşleri Fransız “liflerine” de güvenilemeyeceğini gösteriyor.
***
70 yıla yakın süredir Türkiye’nin savunma şemsiyesi NATO da “alarm” vermeye başladı.
“Son kullanılma tarihi doluyor” tartışmaları uç verdi.
Trump da “Bütün üyeler NATO’nun finansmanında ellerini ceplerine soksunlar. ABD eskisi gibi NATO’yu sırtında taşımayacak” mesajını vermedi mi?
Hem hiç böyle bir “iç sorunu” olmasa bile NATO Türkiye’ye eskisi gibi güven verebiliyor mu?
Suriye sınırımıza “füze saldırılarına karşı” kurdukları “Patriot” savunma sistemini kısa bir süre sonra söktüler geri götürdüler.
NATO üyesi müttefiklerimiz (!!) “Türkiye’nin düşmanı” olarak kendilerine anlatılan PKK/PYD’yi silahlandırıyor, eğitiyor.
...................
Sonuç...
Her şey eskisi gibi değil.
Trapezdeki “Batı askısı” güvenilir olmaktan çıkıyor.
Türkiye’nin “Batı askısını” bırakıp havada uçarak Rusya’nın taşıdığı “Doğu askısına” tutunması güvenilir çözüm olabilir mi?
Yoksa İsmet Paşa’nın “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır” söylemini hatırlatan “ihtiyaç halinde kullanılacak” bir “yedek” güvenlik askısı mı gelecek önüne...
***
Bir umut...
Bu gidişin gidiş olmadığını, kendilerinin de tehlikeli konumu paylaştıklarını “trapezdeki askıda yer alan diğerlerinin de” görebilmeleridir.