Bütün millet, Afrin’e “Zeytin Dalı” harekâtının arkasındayız.
Yüreklerimiz Mehmetçik için çarpıyor.
15 Temmuz darbe hıyanetinde olduğu gibi Afrin harekâtı da her görüşten, her etnisiteden, her inançtan insanlarımızın kahir çoğunluğunu bir araya getirdi.
Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” vecizesiyle yetişmiş nesilleriz.
Ama...
Barışın da maliyetleri vardır.
Şehitlerimiz ve gazilerimiz bu kutsal vatan için insani kayıplarımız.
Rahmet ve şifa dileklerimiz o kahramanlarımızadır.
***
Bir de “ekonomik” maliyetlerimiz -elbette- olmakta.
Arifesinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanı ve Millet Meclisi seçimlerinin genel ekonomiye ek yükleri varken, savaşın da faturası kaçınılmaz.
Türkiye, tüm zor koşullara karşın ekonomisini gene de dikkat çeken artı performansla vitrinine koyabildi.
Dünyanın en yüksek büyüme sağlayan ekonomileri arasında yer alabilmek önemlidir.
Ancak...
Bunun “sürdürülebilir” de olması gerekir.
“Zeytin Dalı harekâtının” süreceği, Afrin’den sonra Menbiç’e uzanacağı görünmekte.
En azından yaz başına kadar takvimler dile getirilmekte.
Bunun ek maliyeti için ekonomistler şimdiden “zihin jimnastikleri” yapmaktalar.
***
Türkiye ekonomisinin kaptan köşkünde oturmuş bir eski politikacı ekonomist dostumdan şöyle bir örnek dinledim:
İkinci Dünya Savaşı’nın ABD’ye maliyeti 360 milyar dolarmış.
Amerikan hazinesinin mevcut kaynağı ise 130 milyar dolarmış.
ABD bu ikisi arasındaki 230 milyar dolarlık farkı “savaş bonosu” çıkararak karşılamış.
ABD vatandaşları savaşın haklılığına inandıkları için bu bonoların tamamını satın almış.
İngiltere de aynı şeyi yapmış.
İngiltere hazinesinin çıkardığı “savaş bonoları” da İngiliz halkı tarafından bir tane kalmamacasına satın alınmış.
Buna karşılık Almanya böyle bir organizasyonu yapmamış ya da becerememiş.
Sonuç...
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ve İngiltere’de enflasyon normal seyrinde kalmış.
Almanya’da ise yüzde 10 binleri aşan enflasyon yaşanmış.
***
Yanlış algılar oluşmasın.
Zeytin Dalı harekâtı ne büyüklük ne süre ve ne de maliyet olarak tabiidir ki İkinci Dünya Savaşı ile mukayese edilemez.
Onun için, “savaş bonosu” gibi olağan dışı bir hazine operasyonuna gidilebilir demiyorum, imasında bulunmuyorum.
Ancak...
Dolaşmakta olan “kuşku yüklü” fısıltılara karşı “Türkiye kaygı duyduğunuz gibi çaresiz kalmaz” mesajını veriyorum.
Bu fısıltılar arasında “ABD ekonomik sıkıntılar da verebilir” gibi hafiften “Ya ceza keserse” mesajları da var.
O nedenle, gerekirse “Türkiye’nin ekonomi alanında da kendi göbeğini kesebileceğinin” işaretini ya da güvencesini vermek istedim.
Türkiye insanı da en kötü olasılıkta, savaşın maliyetini, dışarıdan ceza kesmek kalkışımlarını göğüslemekte, maliyetleri paylaşmakta gönüllü olur.
Hem de tereddütsüz.