Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HAFTA SONU Gaziantep’teydim. Gaziantep’in Karkamış kampına da gittim.
7 bin 500’e yakın Suriyeli mültecinin bulunduğu büyük bir kamp.
Düşünün ki...
Karkamış ilçe nüfusunun iki katı bu kampta yaşıyor.
Ne olursa olsun köklerinden kopmuş insanlardan bahsediyoruz.
En iyi kamp da olsa nihayetinde tellerle çevrili bir kamp yaşamı bu.
Fakat...
Gerçekten hiç ummadığım bir düzenle karşılaştım.
Muntazam çadırlar...
Oklarla gösterilen kamp mahalleleri...
Mahalleleri yöneten muhtarlar...
Şimdi bunların hepsi çift kat ve yalıtımlı kışlık çadırlarla değiştiriliyor.
24 saat sürekli sıcak suyun bulunduğu banyolar ve hijyenik tuvaletler...
Herkese gerekli aşılar yapılmış.
Kızılay yemek karneleri veriyor.
Aman aman değil, ama yeterli.
Kamp kantinlerinden istediklerini alarak pişiriyorlar.
Kızılay ayakkabı, çorap, giysi bütün giyim ihtiyaçlarını karşılıyor.
Kamp sakinleri geri dönmek koşuluyla ve çıkış kartları alarak kasabaya inebiliyorlar.
Kamptakilerin topluca izleyebildikleri televizyon salonları var.
Anaokulu tertemiz ve güzel.
İlk ve ortaöğretim binası Gaziantep’in devlet okullarından çok daha şık, mimari kalitesi daha yüksek.
Yeterince Arapça tercüman var.
Okullarda okuyan çocuklar Türkçeyi de sökmüşler.
Arapça bilen Türk öğretmenlerin yanı sıra Suriye’den gelen gönüllü Suriyeli hocalar da ders veriyor.
İşi ciddi tuttuklarını dinledim.
Kampın temizlik işleri özel bir taşeron firmaya verilmiş.
Çadırların içleri dahil kampın tüm temizliğini bu firma yapıyor.
Kampın ihtiyacını karşılayacak bir Sahra hastanesi var.
Özel itfaiyesi de...
İki üç kez çadırlarda yangın çıkmış, genişlemeden söndürmüşler.
Çöpleri Karkamış Belediyesi topluyor.
Özel güvenliğin yanı sıra jandarma da orada.
Suriyeli sığınmacıların çamaşırları, giysileri, yatak takımları da bir taşeron firma tarafından toplanıyor, yıkanıyor, ütüleniyor.
Fakat...
Kamptakilerin çoğunun Kızılay tarafından dağıtılan giysiler içinde olmadıklarını, ayaklarında plastik terliklerle dolaştıklarını, biraz da toz toprak içinde olduklarını gördüm.
Ne kadar hizmet sunsanız da sonuçta ortada bir kültür konusu var.
Karkamış’ta, kamptakilerin geçici işlerde çalıştıklarını dinledim.
Ancak...
Güvenlik sorunu yaratmıyorlar.
Yani...
Çalmak, çırpmak, kavga çıkarmak yok.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Örgütü’nden her ay gelen denetçiler kamp için olumlu rapor veriyorlar.
Neredeyse öngörülen dünya standartlarına yakın.
.....................
Elbette...
“Her şey harika” gibi bir güzelleme yapmıyorum.
Ama...
Gördüklerim, beklenti çıtamın hayli yükseğindeydi.
Türkiye adına güzel.
Vergilerimizden yapılan harcamaların çarçur edilmediği izlenimini aldım.
AFAT adına müdür, sağlam eğitimli, çalışkan ve bilinçli bir genç adam.
Jandarma komutanı teğmen çakı gibi.
Televizyon odasında karşılaştığımızda, elinde tuğla gibi kalın bir kitap vardı.
Sadece kampta değil sınırda kaçakçılara karşı da görev yapıyor.
İşi çok zor.
Kampta, mültecilerin yaşadığı iç alanı, güvenlik ve diğer hizmetlerin sağlandığı alandan tel örgüyle ayrılmış.
Ben iç alana -yasak olduğu için- girmedim.
Ama birkaç metre ötemde hepsini görüyordum.
Tel örgülerin iki tarafında konuşabiliyordum da.
Genellikle kamplarda rahatsız edici olan ağır koku yoktu.
Gaziantep’in herhangi bir varoşu ya da ilçesi gibiydi.
Kampın hemen yakınından akan Fırat elbette avantaj.
Yakındaki Birecik Barajı sebebiyle su sıkıntısı çekilmiyor.
Peki...
El Kaide türevi El Nusra’nın uzantıları, Esad’ın casusları, provokatörleri kampa sızmış mı?
Bunu bilemiyorum.
Ancak...
Pek de rahatsız edici durumlar olmuyormuş.
En kötü tarafı şu ki... Bu durumu daha kaç hafta, kaç yıl süreceği belirsiz.
Ne Suriye, ne Türkiye sayılan kamplarda yıllar boyu kalmak zorunluğu gerçekten ruh sağlığı için kötü!..
Öte yandan... Kamplardaki düzenin kentlere pek de öyle yansımadığını söyleyebilirim.
Gaziantep’in içinde parklarda otobüs duraklarında yatan çok sayıda Suriyeli var. Hadise de çıkarıyorlar. Ama birkaç kişi sınır dışı edilince olaylar gerilemiş. Suriyeliler dükkân, işyeri açmışlar. Gayrimenkul alımlarıyla fiyatları yükseltmişler. Kiralık ev bulmak da artık zor.
Problem büyük, çözüm takvimi yok, daha da büyüme ihtimali ne yazık ki yüksek.